ikea etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ikea etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Son zamanlarda - Recently...





Daha çok bloğumla ilgileneceğim dedikçe tersi oluyor, demek ki kendi haline bırakmak gerek birazda. Bu hafta iş yerinde bir koşuşturma vardı, akşamları da elime almamaya çalıştım telefonu da ipadi de. Hiç bir şey yapmadım. Şimdi ise kendimi patlayacak gibi hissediyorum. Sanki akşam eve gider gitmez dikmeye, kesmeye başlayacağım ve taa Pazar akşamına kadar habire işleneceğim gibi bir his…


Geçtiğimiz Cuma akşamı dolapları düzenleyelim, yazlık kışlık olayını halledelim dedik. Ama nasıl olduğunu anlamadan kendimi küçücük koridorda baza ile kapı arasında sıkışmış buldum.



Benim odayı küçük bir oturma odası yapmaya, bir kaç ay da beraber, eski günlerdeki gibi karşılıklı yatmaya karar verdik Funda’yla. Hem bizimkiler geldiğinde annem çok sever bu odayı, gelene geçene bakar diye düşündük. Düşünmemiz ile hayata geçirmemiz arasında o kadar az bir zaman vardı ki, istesen evi böyle hızla dağıtamazsın. Funda’nın odasındaki koltuğu diktik tepeye, ilk önce onu tamir ettik. Eee yılların koltuğu altında açılmalar olmuş bir güzel çiviledik dört bir yanını. Sonra  benim odadaki bazanın içini boşalttık. Yatak başını çıkartırken zorlanacağımızı düşünüyorduk ki o hop diye çıktı, mutlu mutlu, bu iş sandığımızdan da kolay olacak bakışı fırlattık birbirimize. Ama yanılmışız işte!  Sonra yan çevirdik bazayı ve odadan çıkarttık! Daha doğrusu tam çıktı ki bazanın kapağı şak diye açıldı ben de kapının köşesine sıkışıverdim!!!  Öylece kaldık, yok kapanmıyor lanet şey. Ben bir köşede Funda karşı köşede , kıpırdayamıyoruz ki kapağı kapatalım, bir de gülme krizi tuttu kaldık öyle bir süre… Sonra baktık kimse gelip kurtarmıyor bizi iş başa düştü dedik, bir o yana bir bu yana küçük küçük manevralar yapmaya çalıştık, baktık mekanizmayı söksek tekrar geri toplayabilir miyiz falan diye ama tam o sırada Funda şöyle bir kaldırdı, bir ittirdi ki kapağı tak diye kapandı. Karnımızı kapağa dayayıp tıpış tıpış taşıdık kendisini öbür odaya…  Sonra saat 3’e kadar yerleştirdik, temizledik ohh pek sevdik. Bir süre böyle, sonra yine eski haline getireceğiz ama o zaman tecrübeli olduğumuz için kesin daha kolay olacak ( yani inşallah).


İşte sırf bu oda yüzünden de bugün Cuma diye pek seviniyorum. Yarın hava yağmurlu olacakmış İstanbul’da,  ben de bu küçük odada elimde dergim, fırında kekim keyif yapacağım diye heves içindeyim. Ay hadi inşallah…



Bu arada bu kahvaltı sofrası da geçtiğimiz haftasonundan.  Funda eğitimde olduğundan kendi kendime geç ve uzuuun bir kahvaltı yaptım, yarın ki planım da tam bu!

Hepinize keyif dolu, sıcacık bir haftasonu diliyorum…


Our plan was to arrange our drawers and wardrobe last weekend but we have found ourselves while replacing furnitures...

We forced a lot when moving furniture, even I was stuck between the bed and the wall! 
It was a hard adventure for a Friday evening but we are happy with result.

And these breakfast images are also from last weekend. I've just wanted to share them with you.
I'm planning to have a breakfast like this and to rest in our new teeny living room during this weekend. while reading a magazine with the smell of cake coming from the oven...


I wish you have a cosy and sweet weekend...










Haftasonu Kartı ve Aloe vera'mız - Weekend Card and Our Aloe vera




Bu hafta pek sevimsiz geçti. Artık devamlı gözlük takmak zorundayım. Gözlükler , Progresif cam, yani uzak, orta ve yakın görüşlerin hepsi tek bir camda toplanmış durumda. Hafta başında yeni gözlükleri aldım taktım ama hala alışabilmiş değilim. Yer kayıyor, midem bulanıyor. Benim gibi hareketli biri için tam bir kabus. Sanki bir kapana kısılmış, hayatım kısıtlanmış gibi hissediyorum, gözlerim habire çerçevede! Onlara bakmasam alışacağım belki ama yazarken bile görüyorum onları, nasıl bakmayayım. Şahdım şahbaz oldum yani anlayacağınız. En az 15 gün hiç çıkartmadan takmam gerekiyormuş alışmam için, sonra istersem çıkartabilirmişim ama zaten ben istemeyecekmişim çıkartmayı!!! Bakalım göreceğiz.


Bir de dikkatimi çekti benden başka gözlük takan yok gibi!! Kızlar sizin gözleriniz bozulmuyor mu ya???  Ben hem yakını hem uzağı bir güzel benzetmişim… Neyse alışacağız artık, hem o kadar para verdik.  Canım pahasına korumam gerek bu gözlükleri, üzerine oturmam inşallah. Bundan önceki yakın gözlüklerini o şekil kırdım da!!!


Neyse bu fotoğraflar geçtiğimiz Pazar akşamüstüden, yeni aleo vera çiçeğimizi masada oturmuş dergiler arasında kaybolurken tam gözümün önüne koydum sonra da ayy harika diyip kaltım fotoğrafını çekmeye başladım. Umarım uzun bir hayat sürer evimizde. Biz çok sevdik…

Bu haftasonu için de planlarım var. İnşallah enerjim olur, içimden gelir ve çoşarım da ortaya içime sinen birşeyler çıkar…

Herkesin haftasonu bol enerjik ve neşe dolu geçsin…




This week was very strange for me! I have a new glasses which called progressive glasses and I still am not able to use it.. I know, I need more time and I should use it continuously for at least 15 days.
I feel restricted myself and it is very difficult for someone like me hyper active!!!
Anyway, I'll eventually get used to it...


These images were taken last Sunday. While I was reading my lovely magazine,
My eyes were fixed to our new Aloe vera and I started taking photos of it. I hope it lives very long with me...

I have many plans for this weekend and hopefully I can find myself enough energy.


I wish all of you have an amazing and enegetic weekend...







IKEA 2015 Kataloğu Huzurlarınızda - IKEA 2015 Catalog



İkea’nın 2015kataloğu çıkmış, Eylül gibi kapılara bırakılmaya başlar ve artık tüm yıl boyunca bizim elimizden düşmez. Annem bile bayılıyor Ikea kataloğuna bakmaya, tatil için gittiğimde yazlığa götürmediğim için çok kızdı şimdi bir daha ki gidişimde yenisini götürürüm artık yanımda…

Bu kataloğu her elime alışımda habire sıfırdan ev döşemek istiyorum. Ikea montaj ekibi beni de aralarında görmek ister mi acaba???

Not; Katalog için görsele tıklayın yeter...




Finally Ikea's 2015 catalog has been published. We will get it on our hands very soon and it will be our most popular catalog for a year...

Also, the greatest pleasure to look at this catalog with my mom... She really love it.


Whenever I look this catalog I want to furnish my home from the rough. I wonder, do Ikea installation team want to see me among them?

PS; For the catalog, please clickt to image










Kumaşla Abajur Kaplama Projesi - DIY Fabric Covered Lampshade for Craft Cafe




Tatile çıkmadan önceki gün o kadar yoğundum ki blogla hiç ilgilenemedim, aslında planım hadi ben kaçtım postu hazırlayıp eşe dosta hava atmaktı, olmadı…

Altınoluk’ta da internet sadece cep telefonundaki paket, 3G zaten inanılmaz kötüydü, instagrama giriyorsun, yorum yapıyorsun sonra bir bakıyorsun yorum falan yok ortalarda, “like” lıyorsun fotoğrafları, sonra aaa yok like mike. Çok gıcıktı çoook… O yüzden ne maillerime bakabildim, ne bloguma ne de sizlerin bloglarına…

Pazar günü döndüm ama hala alışabilmiş değilim, iş hayatım boyunca ilk kez 2 haftalık tatil yaptım tabii tekrar kapalı ortama, işe güce adapte olmak kolay olmayacak…

Neyse gelelim konumuza, ben tatildeyken Sevgili Claire’in bloğunda 3. Craft Cafe projem yayınlandı. Daha öncekileri hatırlıyor musunuz bilmem, birincisi için buraya, içincisi için de şuraya bakabilirsiniz…

Bu sefer çocuk odası için Ikea’nın en uygun fiyatlı abajurunu süsledim.  Bugün yarın Ada’nın kardeşi Tuna dünyaya gelecek, onu düşünerek yaptığım için maviş pomponlar ekledim uçlarına. Detaylı fotoğraflar ve yapım aşamaları burada,  sorularınız olursa da seve seve cevaplarım.

Umarım beğenirsiniz…




I was very busy last Friday before my vacation, my plan was to share a "short break" post but I couldn't find time.

I was in Altinoluk for 2 weeks and now, it is difficult to be adapted to office life!
During my vacation, my internet connection was so bad, because of that I could not share my last Craft Cafe post with you.

This is my 3. post for Craft Cafe on dear Claire's blog. Do you remember my past post? First was about easter table decoration and second was about a tassel napkin diy project.

You can see all details about this project on "hearthandmadeUk" .

I am planning to give this pretty lampshade to my cousin for her newborn's son room.


I hope you and she like this lampshade...















Sezon Açılışı - Season Openning




Geçtiğimiz hafta çoğunlukla yağmurlu ama arada açan güneşle pırıl pırıl, hakin, huzurlu ve mutlu geçti benim için.


Çoğunlukla yıllık izinlerimi önceden planlıyorum ama bu sefer elimizde olmayan nedenlerden dolayı, aniden karar vermek, planlarda değişiklik yapmak zorunda kaldık ve bastık Pazar günü Altınoluk’a gittik. Sabahın köründe yollardaydık, zaman zaman yağmur öyle şiddetini arttırdı ki, yol kenarında durup beklemek zorunda bile kaldık.


Eve vardığımızda her yer her yerdeydi, ee koca bir kış geçmiş üstünden ev, bahçe batmış çıkmış. Hepimiz bir koldan giriştik temizliğe. Pazar akşamına kadar alt katın mutfağı bitti. Mutfak en zoru zaten orası bitti mi, gerisi kolay dedik. Ertesi gün alt  katı, ondan sonraki gün de üst katı bitirdik.


Daha önce böyle yağmurlu ve soğuk bir havada Altınoluk’ta bulunmamıştım hiç, tabi ki oranın tadı güneşli, mis gibi havada bahçede, denizde çıkıyor ama olsun, biz yazlıkta kış havası yaşadık ve onu da sevdik.


Tüm gün yorulduktan sonra banyo yapıp, evde olan iki battaniyenin altında, bir koltukta Funda ile annem, diğerinde babam ile ben, televizyonun karşısında, babamın büyük bir hünerle bulduğu futbol karşılaşmalarını izledik durduk. Çoğunuzun aksine biz seviyoruz spor karşılaşmalarını izlemeyi de dinlemeyi de... Küçüklüğümüz böyle geçti çünkü. Babam çok düşkün futbola ve diğer tüm sporlara, her an seyredecek bir maç bulabilir kendine, o ses bize de huzur veriyor sanırım. Mesela biz evde Funda’yla ikimizken de eğer seyredecek adam gibi bir şey bulamazsak açarız bir spor kanalını bir yandan o mırıl mırıl konuşur biz işimize bakarız. Hele de olimpiyatlar ya da dünya kupası, avrupa kupası varsa keyfimize diyecek yok. Şimdi dört gözle dünya kupasının başlamasını bekliyorum ama keşke bu dönemde Altınoluk’ta bizimkiler ile birlikte seyredebilsem maçları, annemin yorumları, babamın takımlardan yola çıkarak ülkeler hakkında yaptığı analizler harika olur şimdi. İlk iki hafta Funda da onlarla, ben bu sıralar yaz bekarıyım anlayacağınız ve evet onları kıskanıyorum : (

Hayırlı Kandiller…





We ( I and my little sister Funda) went to Altinoluk last week for season opening. My parent live there during summer and we've helped them for cleaning.

The weather was pretty bad, mostly rainy but we were so peaceful and happy...



These images are from our garden in Altinoluk and I'm looking forward to going there again and I miss already.






Değiştir ama değiştirme - Living room story




Taşındığımızdan beri hep aynı düzendeydi bizim salon, değiştirelim diyorduk ama bir türlü kalkışamıyorduk.
Birkaç hafta önce bir akşam öyle bezgin bezgin otururken, bir çoştuk, masa ile koltuğun yerini değiştirdik, Böylece masa canım önünde olacak ben daha rahat fotoğraf çekecektim. Tamam televizyonun karşısında sadece tek koltuk kalacaktı ama zaten ben genelde masa başında birşeylerle ilgilendiğimden televizyonu da radyo gibi dinliyordum.


Neyse değişikliği yaptığımız ilk gün çok sevdik, sanki yeni bir eve taşınmışız gibi geldi bize ama ışık olayına taktık. Zaten bizim en büyük  problemimizdir ışık olayı, bir çekmece dolusu ampul vardır evde, onu tak bunu çıkart, şunu dene, ay bu az ışık, ay bu beyaza kaçıyor, ay bu canlı değil derken kafayı yeriz bazen…


Bu sefer de eşyaların yerini değiştirince abajurlarında yeri değişti ve biz bir süre alışamadık. Aradan 1 hafta geçti akşam bir arkadaşımız geldi. Film seyredelim dedik. Haydaaa ikisi koltuğa kuruldu ben kaldım açıkta. Köşedeki koltuğu odanın ortasına çektim oturdum. Ertesi günde başka bir arkadaşımız gelecekti. Yok dedik bu şekilde olmaz tekrar eski haline soktuk evi. Cumartesi o şekil kaldı, Pazar günü arkadaşımız gidince yine değiştirdik. Böyle böyle 3-4 kez gitti geldi eşyalar bir o yana bir bu yana ve sonunda pes ettik. Eski haline getirdik bıraktık. Ama en azından içimizde kalmadı, şimdi eski haliyle çok seviyoruz, hah yaa budur diyoruz, neydi o öyle taşınıyormuşuz gibi...


 Zaten o koltuk da orada olmadı, dolaplar yanyana asker gibi dizili falan… Tek iyi tarafı, masanın cama yakınlığı ve orada fotoğraf çekmenin güzelliğiydi ama orada da öyle ahım şahım fotoğraflar çekemedim …

Herşey yerli yerinde güzelmiş meğer, değişince anladık…

NOT: Dolabın etrafında, duvarda, oradan buradan sarkan şeyleri fotoğraf çekerken çıkartmayı unutmuşum, gerçi bizim gözümüz alıştı onlara ama sanmayın ki hep böyle deli alacası gibi bizim ev...





A few weeks ago, We wanted to make some changes on our living room. We have changed the location of a table and sofa.

In the beginning, We were very happy, the table was in front of window and I could shoot nice photos... But our living room is really very small and when our friends come to us, we were not comfortable. Within 2 weeks we changed the living room about 3-4 times... And finaly we have decided to remain as before... Now we are happy:) it is realy comfortable...


To understand this, it seems that we had to make this change...






Pembeli Mavili Mutluluk





Bu fotoğrafları geçen sene haziran ayında çekmişim. Dün iş için bir belge ararken karşıma çıktılar. O günü hatırladım, bakkala gitmiştim dönüşte yolumun üstündeki dallardan bir iki çiçek, tomurcuk kopartıvermiştim, sonra da saatlerce onların fotoğraflarını çekip kendimden geçmiştim.

Fotoğraf makinasını aldığımdan beri hiç bu kadar ayrı kalmamıştım onunla. Şu son 2-3 aydır resmen kırk yılın başı elime alır oldum, hatta Altınoluk’da bile çantasından bir ya da iki kez çıkartmışımdır.

İşlerden, yoğunluktan, boş bir haftasonu bulduğumuz an Altınoluk yollarına düşmemizden oldu bu zorunlu ayrılık. O yüzden biraz da kış geliyor diye seviniyorum, tamam belki gün ışığı az, tamam belki ev karanlık ama olsun, daha çok üretip çoşuyorum ben kışları…




Şu sıralar içimde acayip bir üretme isteği var, harıl harıl fotoğraf çekmek, dikiş dikmek, kağıtlarla haşır neşir olmak, yeni tarifler denemek… yani yine her zamanki gibi herşeye şişiyorum, mesela birkaç gündür sulu boyaya aşeriyorum. Devamlı boyalara, sulu boya ile yapılmış resimlere bakıyorum. Sanki elime fırçayı boyayı alsam haldır haldır tablolar boyayacağım…




Sonra bu fotoğraflara bakınca bir şey daha düşündüm… Kocaman güzel bir demet çiçeği fotoğraflamak ile belki de aynı hazı aldım ben bu küçük iki üç parça ile. Yani neymiş dedim kendime; mutlu olmak için illa büyük şeylerin peşine düşmeye gerek yok, yeter ki nerede arayacağını bil...

Vay, büyük konuştum yine... 




These images were taken from June of 2012, I have just seen them while searching something for my job at the office. I had totally forgotten them.

I remembered that day, after shopping, I had picked a few branch flowers and photographed them with great pleasure. I was realy very happy...




For a long while, I could not get my camera to my hand: ( because of my works at the office or when we find a little break, we went to Altinoluk (my parents home)... I miss it a lot and I am looking forward for the winter, because I'm more productive during the winter months...

While looking at these photos, I thought one more thing ...
I was so happy photographing them. If they were a great flowers bouquet, I would get same taste.
So, to be happy, do not necessarily need to go after the big things, we should know where to look …


Wow I spoke very poetic.








Benim Odam Çocuk Odam...





Çok oldu bu şifonyeri boyayalı. Kışın ortasıydı belkide, fotoğrafları çekmişim unutmuşum. Sözüm ona hemen düzenleyip yayınlayacaktım burada… Bu huyumu hem seviyorum, hem sevmiyorum. Seviyorum çünkü hayatımın hiçbir aşamasında geriye bakmadım ben. Nasıl anlatayım…. Mesela hayatta sınav kağıdımı ya da yaptığım birşeyi kontrol etmem. O yüzden ilk yapışta yaptım yaptım yoksa kader utansın… Denenmişi denemeyi sevmem, hep yeni bir şey yapacağım. İşte bu kötü.. Hiç birşeyde  uzmanlaşamıyorum böyle olunca, bir ara hayatımın merkesinde olan konu anında demode olabiliyor… İlişkilerimde de böyleydi hep. İlki hariç (çocuktum çünkü) bitti bitti, geriye dönüp sorgulamadım hiç, yaşanmışı yaşamak gibi bir hevesim olmadı, bilinmez hep cazip geldi bana. Ondan herhalde hayatımda hiçbir zaman bir 5 yıl sonrasını tahmin edemedim.
 
 

Ay bir şifonyer boyamadan nerelere gitti konu. Bir anda iş yerinde boşluk olunca elimin altında buldum bu fotoğrafları, yani kısmet bu güneymiş.

Salondaki dolap benim ıvır-zıvırları kaldıramaz hale gelince yeni bir dolap ihtiyacı oldu evde, oldu da o dolabı koyacak yer bulmada epey zorlandık. Benim odam çok çok küçük ama başka seçeneğimiz de olmadığı için mecbur oraya bir şey almaya karar verdik ve bu şirincik şeyi sığdırdık.  Ikea Rast şifonyeri biliyorsunuzdur çoğunuz, hani en ucuz, 3 çekmeceli olan.  İşte onu aldık ve bu sefer hiç motajlamadan boyadık her parçayı. Tabii bu şekilde de zor oluyor eğer bizim gibi sabırsızsanız. Kuruması için iyice beklemek gerekiyor her bir katı. Montajlarken çizilmeler oluyor o yüzden montaj sonrasında tekrar bir zımpara yapıp boyadık.
 
 

Kulplar Zara Home’dan. Bayılıyorum değişik kulplara, zaman zaman değiştiriyoruz evde kulpları. Dolapları, şifonyerleri değiştirmişcesine mutlu oluyoruz.

Şifonyeri koyduğumuz yerde ayna vardı önceden, o da küçük ya biraz ferahlatır diye yapıştırmıştık çift taraflı bantlarla. Sökünce duvardaki boyayıda beraberinde götürdü hain. Kış kıyamette badana da yapacak durum olmadığından böyle geçici bir çözüm buldum. Alttaki dökük kısmı şifonyer ile kapadık, üst kısma da bu panoyu yapıştırıp üstüne habire birşeyler iliştirdim. Şu anda görseniz ufacık bile bir boşluk kalmadı, biraz hafifletsem iyi olacak: )
 
 
 

Tamam odam çocuk odasınan pek farklı değil ama yapacak bişey yok yattığım yerden bu şifonyere bakmak hoşuma gidiyor işte…
 
Not: O da pek küçük olduğundan karşısına geçip boydan bir türlü çekemedim zavallıyı:( 

 


We had painted this chest of drawers in the middle of this winter. I had completely forgotten to sharing with you, until I see them on my computer today.

Of course, You know Ikea Rast Chest of 3 drawers. I like it, it is simple, small but pretty and usefull.

My room is very small and because of that we decided to buy it. We painted every pieces before assembling. Yes it was little bit difficult, it happened some scratches during assembling and we painted it last coat when it was montaged.

I have used different knobs from "ZARA HOME".

In the past ( before this chest of drawers) there was a mirror on the my wall. We removed it with some wall:(. This white inspiration board was sticked above the chest of drawers to hide damage on the wall.

 
It is sweet, isn't it?
 
 
 





 

Bu sıralar beni mutlu edenler...





Hani dedim ya ben gidiyorum Cuma çiçeklerimi almaya diye, işte bu gülleri aldım o akşam iş çıkışı. Normalde gül aldığım çok çok azdır, istediğim gibi böyle büyük ve tatlı pembe tonlarında güllere rastlayamadığımdan… Ama o akşam yine çok fazla seçeneğim yoktu ve resmen kandım çiçekçi kadına. İyi ki de kandırmış beni, Pazar günü hava biraz daha geç kararsa her halde en az 200 tane daha fotoğrafını çekerdim bu güllerin.


Mavi vazocuk da uzun zamandır kardeşimin odasında sessiz sessiz duruyordu, gel bakiim sen dedim sabahın köründe, elimdeki 3 farklı boyuttaki yuvarlak etiketler ile puan yaptım üstüne. Aman neredeyse yiyecektim vazoyu, nasıl sevmek, nasıl mutlu olmak, o nasıl çoşmak anlatamam. Neymiş efendim vazo puanlı olmuş... Hem sıkıldığımda da hop diye çıkartabilirmişim, ne güzel değil mi???

 


Pazar günkü bir başka mutluluğum ise şu sevimli minik kuş… Sevdiye’nin yılbaşında gönderdiği harika hediye paketinin içindeki harika kart. Daha önce de yazdım ya hani yılbaşında birbirinden güzel hediyeler aldım ve onları zaman içinde evimin nadide köşelerinde göreceksiniz diye, işte bu kuş da Pazar günü buldu kendi köşesini. Çok aradım ona uygun yuvarlak bir çerçeve ve sonunda Zara Home’da buldum, hem de sanki onun için yapılmış. Durup durup seviyor, öpüyoruz şimdilerde bu kuşu. (Bak Sevdiye ne güzel olmuş değil mi? Bulacağım demiştim sana.: ) )
 

Kahvaltıdan da anlaşıldığı üzre bizimkiler gitti… Zor dayandılar, neredeyse  o çılgın kar da gideceklerdi. Diyorum ayıp olur elaleme, kar kış kıyamette yola çıkılır mı, kızları istemedi derler, evden kovuldular derler… Ama yok ne varsa Balıkesir’de koşa koşa gittiler… Şimdi yine telefonlarda ilanı aşk ediyor, birbirimize hemencecik nasıl da özlediğimizden dem vuruyoruz… Sanırım biz bunu da seviyoruz…



Bu arada dün başladım şu fotoğrafla ilgili posta, bakalım ne zaman tamamlayacağım, yazıyorum da yazıyorum, artık ne bilip de yazıyorsam…

Bu günlük de bu kadar, şen ve esen kalın…
 

 

I bought these white roses this last Friday evening from my florist. Normally I don't buy so often rose but I am so glad them, they are still fresh and shining...
I took a lot of picture of them on Sunday. If the weather was nice and the days were a little bit long. I could have not stop myself.

Anyway... Sunday morning, I did a very very simple diy as you see. You need only a cute vase and some stickers... I loved so much this spotted blue vase. I'll use it with this style for awhile and then when I am bored, I'm gonna rip :) So useful..

This sweet bird is from my friend. She has sent me an amazing package and it had a birds card. I wanted to find a nice frame for it and finally last Saturday I found one in Zara Home.
Look at it, so cute isn't it?
 


By the way, I am started to write a post about my photography tips, but I am not sure when I can finish it, I am writing, writing and writing...:)

That’s all.. Have a wonderful day…







 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...