Ve kazanan....





Taktım mı kafaya takıyorum. Bloğun görüntüsüyle oynamaya bir başladım, başka bir şey düşünemez oldum. Ama öyle bildiğiniz gibi değil. Mesela bir bloğa bakıyorum, aaa iconlar yan yan diyelim... Haydaaa başlıyorum onun nasıl yapıldığını araştırmaya… Bulana kadar içim rahat etmiyor. Sonra çözüyorum olayı ama bu sefer başka birşeye takılıyorum… Yok o şablonda arka fonlarda gölge oluyor da bu şablonda da yazılar böyle oluyor...Geçen Cuma yaptım ya değişiklikleri, eve bir gittim, evdeki bilgisayarda yandaki gadget başlıklarının etrafında gölgeler var.. Bir taktım buna... Kimi bilgisayarda o gölgeler görünüyor, kiminde görünmüyor… Dün akşam hallettim o problemi ama bu sefer bu şablonda hoşuma gitmeyen şeyler oldu.

Arka plan için desen bulayım diye ETSY’ye bir dalıyorum, çık çıkabilirsen… Oradan oraya…. Yok burada bulamadım diyorum birazda Pinterest’e bakayım… Bakıyorum oraya ama arka plan deseni değil, unutmuşum gitmiş, dalmışım başka alemlere:)

Böyle olunca ne oluyor post yazmak, fotoğraf düzenlemek falan rafa kalkıyor, dün akşam çekilişi bile iki arada bir dere yaptım.
Yani siz bana bakmayın, bu sıralar bloğun üstünde bir takım değişiklikler olabilir, ama olmayadabilir… garantisi yok….

Gelelim çekiliş olayına…
O zaman da anlattığım gibi, çok zor karar vermiştim hediyeye, ama şeytanın bacağını kırdım, sanırım bundan sonra daha sık yapacağım bu çekilişleri.
Aslında çekilişi küçük kağıtlara yazıp evde kardeşimle yapacaktık ama katılım çok olunca tüm isimleri listelemek epey bir zamanımı aldı mecbur Random’u kullandım;

Kazanan 18. Sıradaki ESRA… Umarım beğenir.
Gönül herkese göndermek istiyor tabi:)

Öpüyorum hepinizi...


I have been working on my blog design for a while. I am so unstable and I cannot decide anything... Because of that, you can see some changes on my blog time to time but I'm not sure no changes may not be... There is no guarantee:) 
You know that there was a giveaway and the winner is ESRA...  I hope she like all of them..
This was a first giveaway but others will follow. I loved this.
Have a nice day...

Not; Yukarıdaki gülü'de dün işyerinde çiziktirdim ekrana baka baka, insanın evi ile işi yakın olunca kar nedeniyle herkesler erkenden evlerine gidince mecbur nöbet sana kalıyor... Post çok da renksiz olmasın diye koyuverdim buraya yani..




Ben bu 1 yılı sevdim...






Bloğumu açalı yaklaşık 6 ay falan olmuştu, yurtdışından takip ettiğim bir blog birinci yılını kutluyordu. O zaman aklımdan yığınla şey geçti. Ben bir yılı doldurduğumda sırf bugün için güzel bir fotoğraf çekecektim, sonra bloğun görünümünde de epey bir değişikliğe gidecektim.
Bazı şeyleri kafamda büyütünce yapamıyorum, zorunluluk oluyor çünkü. Öğrenciyken de böyleydim. Sırf ayıp olmasın diye, sırf sorumluluk sahibi olduğumdan derslerim hep çok iyiydi ama mutlaka ödevlerimi son anda yapardım, mutlaka sınava bir gün öncesinden çalışırdım, hem de ağlaya ağlaya.. Bizimkiler yeter tamam anlamışsındır sen çalışma ağlayacaksan derlerdi, ben hem ağlardım hem de sinirle; ne yani çalışmayıp ne yapayım, öğrenciyiz herhalde, mecburum çalışmaya, oturamam ya.. diye bir de çıkışırdım.. Iyyyy çok problemliydim çook…
İlk önce bloğun header’ini değiştireyim dedim, aslında Picasso’nun en sevdiğim çizimlerinden biri olan o güvercininden de vazgeçemiyordum, ama bana ait, benim yaptığım birşeyler olsun istedim. Kestim, biçtim… Yaptım birşeyler… 


Sözümona dün akşam geç saatlere kadar oturup, hem adam akıllı bir yazı yazacaktım, hem blogda yapmak istediğim değişiklikleri halledip sabah bambaşka bir yüzle merhaba diyecektim size. Ama ne yaptım, normalde 1’de 2’de yatan ben gittim daha saat 22:45 iken yattım:)
Sabah bir kalktım heryer bembeyaz, nasıl mutlu oldum… Hemen açtım bilgisayarı hızlı hızlı seçtim önceki çektiklerimden birkaç fotoğraf, bu sefer de böyle olsun 2. Yılda çok özenirim dedim kendimi rahatlattım:)
Neyse diyeceğim şu ki;
Ben bir yıl önce blog ne  bilmeden, dur şurdan da bir account alayım hevesiyle girdim bu aleme:) Ne yapacağım hakkında hiçbir bilgim yoktu. Ama şimdi şu geçtiğimiz bir yılın bana kattıklarını düşününce iyiki dalmışım bu maceraya diyorum....
Ve herkese çook ama çok teşekkür etmek istiyorum, misafirim olduğunuz, güzel dileklerinizi, yorumlarınızı, fikirlerinizi paylaştığınız ve en önemlisi bu yolculukta dostum olduğunuz için…

Today is a special day for me. A year ago I started this blog, not knowing much or what do do, I threw myself on this adventure. I had no idea what would happen, and now I just have to thank. To thank you for coming here, to thank you for being so caring, to thank you for your comments.. It's been an amazing journey. A journey of exchanging ideas, friendship, and self-knowledge as well.
Thanks for being with me…



Hadi bakalım yine mumluk!




Biliyorum biraz mumluk olayına kafayı takmış gibi olacak ama ne yapayım olay kendiliğinden gelişiverdi:) Diyorum ya çoğu şeyi sırf fotoğrafını çekebileceğim birşeyler bulmak amacıyla yapıyorum, işte bu da onlardan biri.



Haftasonu hava çok kapalı olduğundan haftaiçi de işyerinde olduğumdan, gün ışığını kullanarak çekebileceğim fotoğraflar o kadar sınırlı ki. Ben de akşamları ve loş ışıkta hoş durabilecek şeyler yapmaya çalışıyorum. Hem de en önemlisi mumlukları çok seviyorum.  


Ne kadar basit olduğunu anlatmama gerek yok sanırım. Hemen hemen hepinizin evinde böyle desenli kağıtlar vardır. Benim ilk yaptığım eski bir kitap sayfasıydı mesela. Dergi sayfalarından ya da ne bileyim çocuklarınızın eski boyama kitaplarından da yapabilirsiniz.  Hem maliyet o kadar düşük ki, haftada bir değiştir gitsin:)


Geçtiğimiz cumartesi günü şu gördüğünüz çiçek desenli olanı yaptım. Salondaki masanın üstünde yine birşeyler boyayıp keserken yaktım bir köşede, güzel güzel boyarken birden herşeyi bırakıp fotoğraf çekmeye başladım. Akşama hızımı alamadım bir de kelebekli olanı yaptım. Bir orada bir burada fotoğraflarını çektim ikisinin. Pazar günü ise benim odama taşıdım onları. Bir de orada fotoğrafladım:) Şimdi akşam yattığımda uyumadan önce yakıyorum ikisini, birkaç sayfa kitap okurken onlarda bana eşlik ediyor, uyumadan önce söndürüyorum merak etmeyin:)


Sonra düşündüm beni takip edenlerin hemen hemen %90’ı çocuk sahibi… Eeee çocukların kendi boyadıkları resimler yada sevdikleri kahramanlarla da bu mumluklar yapılsa mutlu olmazmı bu afacanlar. Tabii şimdi hepiniz diyeceksiniz ki mum tehlikeli, senin çocuğun yok tabi nereden aklına gelecek bu detaylar…  Yok düşündüm bunu da, biryerlerde görmüştüm ama hatırlayadım, sonra internette araştırdım,  ne yazık ki yurtdışındaki kadar fazla olmasa da birkaç yerde bulmak mümkün şu pilli tealightları. Buraya ve buraya bakabilirsiniz. Hiç bulamazsanız ve illa da yapmak için yanıp tutuşursanız sanırım vardır sizin yöntemleriniz, ulaşamayacakları yerlere koymak, mum yanarken odadan ayrılmamak, sadece gece uyumadan önce hikaye okurken yakmak …. 




Amma uzattım haa sanki çok matah bir şey de sizde bunca zaman bu mumluk olmadan nasıl yaşadığınızı bilmemişsiniz gibi bir devlet meselesi haline getirdim olayı:) (Yok gizli amacı açıklıyorum; o kadar çok fotoğraf çekmişim ki, dün akşam içlerinden seçeyim derken biraz abartmışım, ee serde kararsızlık da var, bir türlü hah bu diyemiyorum, böyle olunca yığınla fotoğraf oluyor ben de araları doldurmak adına yazıyorum da yazıyorum:) )


Neyse sonuçta çocuklar içinde yapayım diye iç geçirdim. Bir erkek, bir tanede kız çocukları için… İlk anda aklıma hiçbir kahraman gelmedi. Sonra Londra’da yaşayan arkadaşımın kızının Winx kızları için nasılda delirdiğini hatırladım ama ben bir türlü sevemedim onları, onun yerine iki yıl önce daha henüz 3 yaşındayken üzerinden pamuk prenses kostümünü hiç çıkartmadığını onunla yatıp onunla kalktığını hatırladım. Tamam dedim kız çocukları için Pamuk prenses, ama ya erkek çocukları hangi karakteri sever… Son zamanlarda tek aklımda kalan Deli anne’nin oğlu Selim’in Dinazorlara olan aşkı. Bula bula en sevimli bu dinazor resmini bulabildim internette. Ama siz şuraya bir bakın yığınla sevimli karakter var çocuğunuzun sevdiği bir tanesinden renkli çıktı alabilirsiniz.


Çıktıları aldım, eve gittim, kestim boylardan biraz, sonra yapıştırdım iki ucunu, koydum kardeşimin yatağının başucuna.. . O gelene kadar bir iki kare fotoğrafını da çektim aceleyle, çünkü hemen akşam yemeğini hazırlamam gerekiyordu mutfak sorumlusu olaraktan… Gördüğünüz gibi bizim hayatımızın da sizlerden hiçbir farkı yok bende bey gelene kadar sofrayı hazırlamak zorundayım:)


Akşam yatmaya gitti odasına. Yok artık bu ne diye konuşuyor kendi kendine, kafayı yedin sen iyice, kendine çiçek - kelebek, bana pamuk prensesle dinazor:)  İstemedi, sadece o akşam durdu sonra kaldırdık:) Olsun ben amacıma ulaştım neticesinde...


I know, I know....  I have been sharing so many candle holders in recent days. First reason is that I love all kinds of candle holders, second reason is that I made most of them for taking photos of them.
As you see it is very simple and affordable:)  You can do it with even magazine papers  or  paintings of your kids ...
Now I use them in my bedroom while I am reading a few pages book.  I light my candles and they accompany by me before going to sleep.
You know that I don't have any kids but I thought that I can do some candle holders for them. I don't know any hero which is popular in recent days... Because of that I choosed snow white for girls and dinosaurs urmel for boys..
You can choose favori hero of your kids.




Bugün Bunu Sevdim - Karamelli Popcornlu Elma Şekeri







Yoğun geçecek olan bir haftaya başlamadan önce şöyle bir sabah turumu attım bloglarda, kalbim pır pır, bacakları sallayaraktan…  Öyle güzel fotoğraflar, yazılar, tarifler, fikirler var ki kendimi alamıyorum bir türlü. Resmen gözümün önünde fotoğraflar uçuşuyor akşam yattığımda.

Yemek fotoğraflarını çok ama çok seviyorum. Profesyönel olarak fotoğrafçılık yapıyor olsaydım kesin Food Styling  üzerine çalışmak isterdim. Flickr’da pinterest’de öyle fotoğraflar var ki herbiri birer ressamın elinden çıkmış tablolar gibi. Yiyeceklerdeki ve çiçeklerdeki renk zenginliği başka hiçbirşeyde yok gerçektende. 
Daha önce de sizlerle bir karamelli elma şekeri fotoğrafları paylaşmıştım. O zaman da denemek istemiştim ama sonra unuttum gitti. Bu sabah da bir benzerini raspberri cupcakes’de  görünce yine çoştum. Gerçi dün akşam kardeşimle çok ciddi bir konuşma yaptık az yeme üstüne ama nedense şu sıralar aklım fikrim pastada kekde…  
Tarifin detaylarına ve yapılış aşamalarını gösteren harika  fotoğraflara buradan ulaşabilirsiniz.
Bu arada hediye çekilişi için yapmış olduğunuz güzel yorumların hepsine birden buradan teşekkür etmek istiyorum. Gerçekten çok ama çook mutlu oldum. Şeytanın bacağını kırdım ya artık devamı mutlaka gelecek bu çekilişlerin…
Haa yurtdışındakiler üzülmesin bu çekiliş mesaj gönderen herkesleri kapsıyor…
Hepinize harika bir hafta diliyorum.



I will be very busy this week and I have looked at some blogs and pinterest before start to work. There are so beautiful images, ideas, recipes.  While I  working, going to bed, eating... I am always thinking them.
Especially I love Food Styling.. If I were a profesional photographer I would  like to work on it. Some food styling images are so beatiful like a painting.
I had shared an other caramelized apples on my blog a few month ago. I love this idea but I could not try this still.
You can see all images and recipe step by step on " raspberri cupcakes" .
Happy week.



Sonunda Çekiliş Var - Giveaway





Aylardır aklımın bir köşesinde çekiliş yapıp hediye vermek vardı,  ama bir türlü hediyenin ne olacağına karar veremiyordum. Yaptığım şeyleri, beğenilenleri şöyle bir düşünüyor ama hiç birini birilerine hediye etmeye değer göremiyordum. Fotoğraflarda sanki bir şeymiş gibi duruyorlar ama hepsi o kadar basit ve sıradan ki. Ha şimdi ha sonra derken artık tepem attı. Önümüzdeki hafta benim bu bloğa sahip oluşumun ilk yılı dolmuş olacak. Bari bunu kaçırmıyayım dedim. Oturdum geçtiğimiz haftasonu  bu kelebekli sarkıtı yaptım, sabah oldu şöyle bir gündüz gözüyle baktım, yok dedim bir yılda anca kendine güvenip bir çekiliş yapmaya kalkıştın onda da vere vere bu kağıt parçasını mı vereceksin. Böylece diğerleri de ilave edilmiş oldu hediye paketime.


Ne vereceğime karar verdikten sonra aman bir rahatladım, bir gevşedim ki sormayın, Pazar gününün güneşli sabahında başladım fotoğraflarını çekmeye. Renkler ve ışık çok hoşuma gidince de kendimi alamadım habire bastım deklanşöre.


Evet hediye paketimiz içindekiler;
Kelebekli sarkıt (sarkıt mı denir bunlara emin değilim.)
Teneke kutusunda bir sabun (Sırf kutusu için almıştım iki adet biri benim biri de sizlerden birinin olacak)
Küçücük kelebekli bir delgeç
4 adet renkli band (fotoğraflarda 3 tanesini görüyorsunuz paketli olanı açmak istemedim, bendeki 4. bitmiş olduğundan da fotoğrafını çekemedim.)
Şöyle bir listeye baktım da, sanki ilkokul seviyesi kız çocukları için düzenlenmiş bir çekiliş gibi oldu buJ Bir an önce yayınlasam iyi olacak yoksa yine vazgeçebilirim..
Tek yapmanız gereken aşağıya  bir yorum yazıvermek, isimsiz yorumlar çekiliş dışı bırakılacak bilesiniz.  30 Ocak günü de kazananı açıklayacağım tabii herhangi bir aksilik çıkmazsa…
Haydi bakalım bir başlasın pir başlasın…



Are you ready for my first giveaway? I've been thinking this for a long time but I could not decide what can I give you… I have made a lot of simple diy projects but I think all of them are so simple.
Finally I decided to give you a couple of cute little things as you see in images.
. Paper butterfly mobile for your little ones room or nursery..
. Small butterfly puncher
. Soap with a flowering box
. Four washi tapes


What you have to do?
Leave a comment here and of course, I would really appreciate it if you'd become a follower to this blog . I'll let you know who will be the lucky one the 30th of January!
PLEASE, ADD YOUR NAME  TO THE COMMENT, I DON'T ACCEPT ANONIMOUS COMMETS!
Happy Friday...



Ben insan değil miyim?




Son zamanlarda işlerim biraz daha yoğun, azıcık bir ara bulduğumda ise kendimi ne flickr’dan ne de pinterestten alabiliyorum, bazen de bir bloğa takılıyorum, saatlerce inceliyorum, kışın nasılmış evleri, yazın ne yapıyorlarmış, aa kaç çocuk yaşıyor bu evde, ne yerler…  ne içerler… film gibi kapılıp gidiyorum.


İşte uzun zamandır bu şekilde takip ettiğim bloglardan biri; An-Magritt.
Son zamanlarda farkettim ki kuzey ülkeleri bloglarında daha çok zaman harcıyorum. Eskiden donuk ve soğuk gelen evler şimdi bana inanılmaz bir huzur veriyor. Bu evlere baktıkça kendi evimdeki herşeyi atıp yeni baştan başlamak istiyorum. Sadece tek bir koltuk ve masa ile… Sonra orasını burasını süslemek istiyorum, eski bir raf bulup (ki buldum öyle bir raf ama evde takacak yer bulunmadığından  sarılıp sarmalanmış bir halde bekliyor zavallım) bir o renge bir bu renge boyayayım istiyorum, ferahlık, dinginlik istiyorum, nefes almak istiyorum işte…



An-Magritt Moen 36 yaşında bir ev hanımı, 4 çocuğu ve eşiyle birlikte Norveç’de bu evde yaşıyor . Evet yanlış duymadınız 1 kız ve 3 erkek...  
Şu postuna bir ara bakın lütfen,  desenli bantlarla çocukların salonda yaptığı bir şehirJ uzun uzun inceledim… Böyle bir şey karşısında çocuğu olmayan ben dahi nasıl çileden çıkarım, bir kere bantlara içim gider,sonra da ev dağıldı diye nevrim dönerJ) Ama fotoğraflara bakarken o kadar hoşuma gitti ki…


Oralarda yaşayanların böyle sakin ve huzurlu olmaları sanırım, haberleri seyrederken bizim her akşam yaşadığımız üzüntüyü, endişeyi ve acıyı yaşamamaları, en az ağlanacak 3-5 olaydan bir haber olmaları…


I am very busy these days at the office. When I have a little free time, I find myself on flickr and pinterest... I cannot be able to desist from these websites. 
I am really curious about people's life which lives in another countries. How does they live during the winter or summer... What kind of food they eat, what does they do on their free time...
I have been following this lovely blog for a long time. An-Magritt Moen lives here with her 4 childeren and her husband. You can see their home images on the blogs, websites and magazines...
I realize that I love mostly north country houses in recent days... Their decoration looks very fresh and calm... I feel that I breathe...









Bugün Bunu Sevdim - Hildas Inspiration






Benim işler birazcık yoğunlaştı, ben onlarla boğuşurken siz de keyifle bu derginin sayfalarını çevirin bari…
Derginin yaratıcısı Sofia bloğunda paylaştığı güzel fikirleri, iç açıcı fotoğrafları bu ilk online dergisinde bir araya getirmiş, Umarım devamı da gelir.
Herkese pırıl pırıl bir hafta diliyorum.


                Open publication - Free publishing - More d.i.y.



I am very busy these hours at the offic, while I am working like crazy, you turn the pages of this magazine with pleasure...
Sofia has shared her beautiful ideas and images on "Hildas Inspiration". 
 I wish everyone have a brilliant week.







Haftasonu Kartı





Dün akşam bu haftanın kartını hazırlamıştım ama yanıma almayı unutmuşum sabahL
Ben de önceden hazırlamış olduğum başka bir kartı buldum. Hem bu canlı renkler birazcık dışarıdaki kasvetli havayı dağıtır belki …
Hepinize renkli ve mutlu bir haftasonu diliyorum…












Kaynak ; machelspencePHOTO

Mumluk yapmak güzel şey...




Epey oluyor bu mumluğu yapalı, fotoğraflarını da düzenlemişim ama unutmuş gitmişim. Akşam evde zavallım bir köşeden bana göz kırpınca hatırladım.
Pinterest’de görür görmez çok hoşuma gitmişti bu mumluklar, hemen nasıl yapıldığına baktım, kafama da yattı, birkaç gün sonra yapmıştım bile. Epeydir kullanıyoruz hiç deforme olmadı.
Yapılışını fellowfellow’un sitesinden görebilirsiniz. Ben kumaşları küçük kavanozumum boyunda şeritler halinde kestim, kumaşın bir kenarı resimde gördüğünüz gibi pürçüklüydü (pürçük= pırtık), bu haliyle hoşuma gitti ben de öyle bıraktım.




Tutkal olarak pritt’in tüpte olan çok amaçlı tutkalını sulandırarak kullandım, küçük bir kaseye biraz tutkal sıkıyorsunuz sonra su ile iyice açıyorsunuz, kestiğiniz kumaş parçalarını bu sulu tutkala daldırıp ıslak ıskak kavanozun iç duvarına yapıştırıyorsunuz. Birazcık sabır gerekiyor evet , birazcık özen ve dikkat… Ben hiç sevmem yamru yumru yapılmış şeyi, ilk yapıştırmaya başladım, baktım biraz zor olacak bu iş.. Aldın mı başına belayı dedim kendi kendime.. şimdi yarıda da bırakamam, uyduruk da yapamam, uğraş dur… Ama ikinci parçayı, sonra üçüncüyü yapıştırmaya başlayınca elim alıştı. Bitince balkona koydum sabaha kadar orada kuru. Akşam işden gelince de sehpamızın üstüne diğer mumlukların yanına koyup hıımm’lı bir iç geçirmeyle gülümseyerek seyrettik:)



I have made this cute candle holder a few weeks ago and I had arranged its photos but I  forgot to share it with you until yesterday evening.  While I was doing some house chores it winked at me :)
You can see  all details of this cute candle holder's diy project at the fellowfellow blog.
When I saw their photos on the Pinterest, I looked at all materials that I need and began to do. Firstly I thought that it was very difficult but after a few steps I got used to.
Now, whenever I see it , I smile...










Bugün Bunu Sevdim - Birdy



Tam üçüncü kez dinlemek için tıklıyordum ki siz de dinleyin istedim.  Bu kız çok güzel…









I have been listening to this song for the third time. I thought that I should share this beauty with you. She is so beatiful.







Bugün Bunu Sevdim - Woody Allen







“Yetenek Şanstır . Hayattaki en önemli şey cesarettir.”  Dünden beri içimden devamlı bu sözü tekrar edip duruyorum.  Sanırım biraz üst üste geldi cesaretli ve girişimci olmakla ilgili şeyler…
Geçenlerde bir süre Cafe Nero’da oturdum, yan masama iki üniversite öğrencisi geldi, dinleme dedim kendi kendime, bak işine, her lafa maydonoz yaşlılar gibi bitme olup olmadık yerde…  ama olmadı, dinledim konuşmalarını… Sonra tabi kaçınılmaz son, dayanamadım daldım muhabbetin ortasına… bitirme tezlerinden, sınav stresine, projeyi bırakmaya karar verip bütün gece arkadaşlarım ayakta çizim yaparken benim yatıp hayaller aleminde uçuşuma,  onlar yattıktan sonra ee bakayım ne çizmişler diyip baştan kendi projemi çizmeye başlayışıma kadar…  Konuştuk gülüştük.
 Tamam dedim, siz devam edin, benim işim gücüm var zeten dinlemeyeceğim sizi rahat olun:) Bir süre sonra bir arkadaşları daha geldi, kızcağız kalbim çarpıyor falan dedince yine dayanamadım, başladım TSH’lardan T4 - T3’lerden bahsetmeyeJ . Neyse işte benim müdahil olmadığım anlarda kendi işlerini kurmaktan, aileleri ile yaptıkları konuşmalardan bahsettiler uzunca.
İçlerinden biri bir yarışma seyretmiş, adam yapmış olduğu bir ürünü sergiliyormuş. Oradaki adamlardan biri; aa bunu ben düşünmüştüm diye atılmış. Ürünü yapan, ortaya çıkaran ve sunan kişi gayet rahat bir şekilde ; belki sen düşündün ama cesaret edip yapan ve hayata geçiren benim, demiş…
Sanırım her konuda çooook fazla düşünüyorum. Hayata geçirmedikten sonra ne kadar düşünsen boş…




Not; Hani şu discomania olayından bahsetmiştim size bir önceki yazımda. O gün işim çoktu, evede biraz geç gittim, yemek ye otur falan saat epey geç oldu, tamam dedim bir dahaki sefere adam gibi hazırlanırım, çılgın bir fotoğraf çektiririm kardeşime.. Ama sonra birden kardeşim elinde şu parıldaklı şeylerle geldi, hadi dola boynuna da çekeyim senin birkaç fotoğrafını diyeJ  
O kadar farklı bir şey ki evde suspus otururken birden çoştuk, şakada şakada fotoğrafçılık oynamaya başladık, sonra içlerinden birkaçını seçtik, yükledik,  partiye kabul edildim falan filan.. Kulağa komik geliyor değil mi:) Ama bizim o akşamımız birden neşelendi.
Ve yine bir dahaki sefere acayip hazırlanalım bu olmadı diye diye yatmaya gittik:)


Burada ve burada görebilirsiniz…





I have been thinking about on these words since yesterday. "courage".. I think,  I am thinking too much on everything and now, it's time to act and to be courageous.
P.S.;  I had mentioned about virtual party which calls "discomania"  in my previous post. I could be join this party at the last minute. You can see me here and here. It was lot of fun.
I promise you and myself that next time I will prepare much more.


Şansın Böylesi - Decorate bizim evde...



Sonunda bu kitabı sehpamızın üstünde gördüm ya … benden mutlusu yok:)
Artık nasıl istemişsem… her önüme gelene nasıl bahsetmişsem… kardeşim ve bir arkadaşım birbirlerinden habersiz Amazon’dan bana bu kitabı almışlar.  Hem de ikisi de yılbaşı hediyesi olarak.
Ben 1 tanecik olsun derken şimdi sehpamızın üstünde 2 tane birden var. Birini yatağımın baş ucuna koyayım dedim ama o kadar ağır ki,  yatarak bakmaya kalksam kafaya düşürdüğüm anda bu hevesle istediğim kitap benim sonum olabilir.
Bir çoğunuz Holly Becker’ı tanıyordur, decor8 bloğunun sahibi. Dekorasyonla ilgilenip onun bloğuna denk gelmeyen yoktur diye düşünüyorum. Çünkü ben  geçen sene bu zamanlar, bloğumu açmadan önce, blog ne bilmezken ilk karşıma çıkan oydu.


Benim takip ettiğim bir sene boyunca Holly Avrupa’nın bir çok şehrinde, sonra Amerika’da kitabını tanıtmak için organizasyonlar düzenledi.
Herbiri O şehirlerde yaşayan bloggerların katıldığı, birbiri ile tanışıp kaynaştığı, yiyip içtiği, Holly’nin konuşmalar yaptığı orada olmak için can attığım harika organizasyonlardı. Nereden mi biliyorum, başta decor8 bloğunda , sonra da o toplantılara katılan tüm bloggerların bloglarında o gün çekilmiş fotoğrafları görerek…


Ayrıca ziyaret ettiğim, takipçisi olduğum yurt dışındaki  hemen hemen her blog sahibinin evinde bu kitap olmazsa olmazların başında geliyordu. Eğer blog sahibiysen, eğer dekorasyonu, renkleri, sanatı seviyorsan bu kitaba sahip olmalısın gibi bir durum vardı. Ya da ben öyle algıladım.... Tamam biraz özenti olduğumu kabul ediyorum:)
Kısacası hediyelerimi ilk aldığım gün kapağını bile açamadım, yılbaşı akşamı yapılacak daha başka işlerim vardı, minnak ağaç yapmak gibi.
Kendimi hazırladım, koltuğa oturdum, sehpanın üstünü yeni aldığım ıvır zıvırlarla doldurdum, keyifle çevirdim sayfalarını kitabımın.


Belki hatırlarsınız geçtiğimiz haziran ayında  benim de katıldığım “stripemania” etkinliği düzenlemişti, şimdi de bu akşam sona erecek olan “discomania” etkinliği yapıyor. Eğer bu akşam eve gittiğimde kendimi allayıp pullaya bilirsem, kardeşimi de benim fotoğraflarımı çekmek için zorlayabilirsem ben de bir fotoğraf göndereceğim ama zor gibi gözüküyor:)
Neyse işte, hepimize mutlu mesut olacağımız bir hafta diliyorum.


Finally I can see this book on my coffee table :) I am so happy.

My sister and a friend of mine has bought these lovely books for me . That is interesting because they give me the same present but they were unaware of each other. They know that I love this book very much so each of them wanted to make me a surprise. they wanted to give me a present which ı desired to have one. so they made me the happy one in the world by giving that gift.

While I want only one, now I have two books:)
A year ago, when I discovered blogging, firstly I met with decor8 blog. She is  an amazingly inspiring person and a great writer.



So as you see in the photos, last weekend I spent very long time with "Decorate" and the author herself, Holly Becker, it was the most delightful time of these days for me...
I can say that I loved all pages of book... I have prepared myself before open cover of the the book and I turned the pages with pleasure:)


And now I want  to spend some time with it daily, observing carefully, reading paragraph by paragraph, page by page....line by line... I am sure that I'll find a new inspiration, idea and happiness at each time.
Maybe you remember, She organized an event which calls  "stripemania" in the last June (you can see also me here:) ) And now it is time to "discomania". This seems a lot of fun.
After all,  I would like to say that  It's a bliss to be having this book.
Wish you have a happy week.










Haftasonu Kartı







Bugün şirket dışında toplantıdaydım, gedikten sonra da başka işler çıktı ortaya neredeyse haftasonu kartı kaynayacaktı ama azmettim bu saat oldu vazgeçmedim:)

Hepinize cıvıl cıvıl bir haftasonu diliyorum..


I was out of the office for the meeting during the all day and. I could not look at my blog up until now after I came at the office.
Almost I could not have shared my happy weekend card with you. Now I am little bit sleepy but happy with the satisfaction of done duty:)

I wish you have a happy weekend...






Bugün Bunu Sevdim - Cath Kidston Çanta



Cath Kidston kumaşlarından dikilmiş olan bu çantalara bayıldım. Keşke burada da bu kumaşları bulabilsek. Aslında birkaç sene önce IMÇ’ye gittiğimde çok hoş desenli kumaşlar görmüştüm ama orada olma amacım o zaman için farklı olduğundan tamda ilgilenmemiştim. Şimdi tekrar gitmek istiyorum oralara. Tabi şöyle de bir ayrıntı var, gittim diyelim, böyle de güzel kumaşlar buldum ve aldım, ee evde ne dikiş masinası var ne de dikiş dikmeyi bilen biri.
Ama içimde bu kumaşlara sahip olmak için inanılmaz bir heves var. Kıskanç mıyım neyim.
Çantanın hikayesi ve diğer fotoğrafları için HenHouse’un bloğuna ve ETSY’deki dükkanına bakabilirsiniz.







When I saw these cute tote bags I loved them so much. I wish we could find all Cath Kidston's products in Turkey. Maybe I can find similar fabrics, I  can also buy them but I don't know sewing and I do not have sewing machine:)
But unfortunately, I am getting crazy to have these fabrics:)
You can find the story of these bags on HerHouse blog and also you can look at her ETSY Shop.









Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...