Sonunda istediğim bilgisayara kavuştum. Artık benim de IMAC’ım var, hem de 21.5” ekranıyla beni sarıp sarmalayan bembeyaz dokunmaya kıyamayacağım bir şey.
Dün bütün gece uyuyamadım heyecandan. Yaklaşık 2 aydır; aldım - alacağım, ha bugün - ha yarın derken ortada kalmıştım. Daha önce hiç “mac” kullanmamanın verdiği bir korku da vardı (gerçi ben boza-boza öğrenirim de işte korktum yinede). Nasıl kullanacağımı bilmediğim birşeye o kadar para vermekte kararsız kalmama neden oldu.
Neyse dün uzun zamandır görmediğim yaklaşık 12 yıllık arkadaşım beni aradı ve “İstanbul’dayım öğlen yemek yiyelim mi” diye sordu. Yemekte habire blogumdan, almak istediğim fotoğraf makinasından ve bu bilgisayardan konuştuk. Daha doğrusu ben nefes almadan anlattım, O'da dinledi zavallım.
Akşamüstü ben harıl harıl çalışırken bir de baktım elinde kocaman bir kutuyla bir adam. İmza aldı bıraktı kutuyu. Arkadaşım aradı o sırada “ Sen bu kararsızlıkla bir şey yapamıyacaksın, ben aldım, canın nasıl isterse öyle ödersin “ dedi. (Bu arada arkadaşım bilgisayar işinin içinde bu nedenle kolayca halledebilmiş bu işi) Öyle dondum kaldım. Sanki layıkıyla teşekkür bile edemedim. Bari buradan birşeyler söyliyeyim (ki söylediğine göre hiç ilgisini çekmeyen konular olsa da beni takip ediyor, etmiyorsa da çok pişman olurJ )
Çooook teşekkür ederim, hayallerime kavuşmamı sağladığın ve hala hayatımda olduğun için…
Ben çok şanslıyım; bütün hayallerime katlanan ve beni mutlu etmeye çalışan bitanecik kardeşim ve böyle arkadaşlarım var...
Neyse günün anlam ve önemine istinaden işte huzurlarınızda IMAC'li çalışma masaları;
Kaynaklar ; fotoğrafları "tık"layınca karşınızda...