Açık Uçuk...

 Masanın üstündekilere, camdaki detaya, beyaz dolaba, dolabın içindekilere, dolapla şömine arasındaki mini minnacık sehpaya, pembe yatak başına, yatağın yanındaki taburenin kullanılış şekline ve duvardaki geğiğe bayıldım.

Uyumadan önce sizinle de paylaşayım ki hepimiz pembe-mavi rüyalar görelim istedimJ


Bir bahar evi

Yorgunluktan ölüyorum ama olsun, ellerim yara bere içinde, tipim kaydı, gözlerimden uyku akıyor ama pişman değilim…
Cuma akşamı Balıkesir’e geldik ve bu güne  kadar devamlı çalıştım… Sonunda annemler yeni evlerine yerleşti. Devamlı oda oda gezip “oohh oohh” çekiyoruz… Hep beraber “temizlik gibisi yok”  diyerek mest oluyoruz. 

Kocaman bir salon ve çok severek yaptırdığımız bir mutfak… Bir hafta buradayım ama dönüşüm zor olacak… Neyseki annemler de bir haftalığına yorgunluk atmaya bize gelecekler ki bu da bizim tek tesellimiz.

Tabii bu kargaşada blogla hiç ilgilenemedim, izlediğim blogları tek tek geriye dönük okumak istiyorum ama önce sizinle basit ama rengarenk bir bahar evini paylaşmak istedim.
Evin sahibesi Grafiker Jasna Janekovic . Evi de kendisi gibi güzel ve şirin. Jasna’nın Dawanda’da bir dükkanı var, Dawanda;  ETSY gibi bir sürü dükkanın bulunduğu bir websitesi, mutlaka ziyaret edin çok hoşunuza gideceğine eminim.













Mutfak ve banyonun basitliğini, sadeliğini  aksesuvarlar ve çiçeklerle ne de güzel canlandırmış.
Daha fazlası için buraya tık tık..

Telaşeye bayılırım...


  


Ben bu akşam Balıkesir’e gidiyorum. Annemler sonunda bu Pazar günü taşınacaklar. Bir hafta oradayım. Telaşe, koşuşturma, yorgunluk… Hepsine varım….

Herkese canlı, neşe dolu, cıvıl cıvıl bir haftasonu diliyorum..

Eee hani açılmıştı blogger???

Bu nasıl iş anlamadım. Blogspot yasaklandığında daha kolay girdiğim blogger’a artık daha zor giriyorum ya da hiç giremiyorum.  2 gündür işyerinde sadece blogger’dan hesabımı açabiliyorum ama kendi blog sayfam dahil hiçbir blogu görüntüleyemiyorum. Yorumlarıma cevap yazamıyorum. Evden DNS’leri değiştirip girebiliyordum ama akşam o da yetmedi. Sözüm ona yasak kalkmıştı...  Tüm DNS lerin açılması zaman alır diyorlar ama açacaklarına kapatıyorlar mı anlamadım. En kötüsü bu zaten. Kapalıysa kapalı ama açıldı derken girememek kadar sinir bozucu bir şey yok…

Umarım bir an önce halledilir bu probem…

Bu arada  aşağıdaki kombin şu günlerdeki hafif serin bahar havasına ne kadar da uygun. Çantanın rengi çok hoşuma gitti. Fiyatı 1.175$ . Fiyatı rengi kadar hoşuma gitmedi ama:)




Umarım bir an önce düzelir saçmalık ve rahatça, tedirgin olmadan gezeriz bloglar arasında...

Güzel Işık...

Aşağıdaki fotoğrafdaki bir çok şeyi sevdim. Mesela yerde serili olan cıvıl cıvıl kilimi, ortadaki sehpayı, sol köşede yeşil sandık gibi şeyin üstünde duran mumluğu ve tabiki paletlerden oluşmuş olan divanı.

Çeşitli ekipmanların, eşyaların nakliyesi sırasında kullanılan bu paletler özellikle büyük bahçeli, balkonlu yazlık evlerde harika birer keyif köşesi olabilir.


Kaynak için fotoğrafa bir "tık"


Bugün bunları sevdim...







 Kaynak : Fotoğraflara bir "tık"

Mavi Mutfakta...

   
Mutfak dolaplarının bir kısmı ahşap rengi, birazı da beyaz ve mavi. Üç renkli bir mutfak yapmalım deseler şöyle bir durur düşünürüm. Ama ne kadar da uymuş birbirine.

Hele o mavi objeler ve çiçekler ortama o kadar güzel bir canlılık vermiş ki.




Kaynak; House Beatiful

 En çok şu 4. ve 6 . karede gözünen camekanlı mavi dolabı sevdim. 


Herkese mutlu bir "Salı" diliyorum....

Yeşil Gelinlik...

 Yaratılıcıkta sınır yok. Şu gelinliğin ve fotoğrafın güzelliğine vuruldum. Annem örerken burun kıvırdığım danteller şimdi ne de popüler oldu.
 


Yeni evlenecekler eğer hala gelinlik modellerinize, konsepte karar veremediyseniz Gia’nın web sayfasını ve blogunu bir ziyaret edin, kesin ufak tefek de olsa bir iki şey kalbinizi hoplatabilir. Hiç olmadı sadece güzel fotoğraflar görmüş olursunuz.


İyi haftalar...

Pazar Keyfi

Böyle havalarda evde kahvaltı etmeye bayılıyorum.
Her iş günü bu sefer haftasonu çok uyuyacağım diye kendi kendime söz versem de maksimum 9:30 da ayaktayım. Gözümü bir kez açtım mı da bir daha uyuyamıyorum. Kafamda yapılacak bir yığın şey mutlaka var. Hele şimdi tüm zamanımı yeni bilgisayarım için harcamak isterken...

Bu sabah da erkenden kalktım, kardeşim uyurken ben kahvaltıyı hazırladım.
Evde bir iş bölümümüz var. Mutfak işleri bana ait; akşam yemeği, kalvaltı, misafir gelecekse onlar için yapılacaklar, bulaşık, mutfak dolaplarının düzeni, market alışverişi (ki en sevdiğim bölüm) hepsi benim görevim. Ayrıca poşetlerden sorumluyum (Bu biraz saçma ama var böyle bir sorumluluğum. Alışveriş sonrası işe yarar poşetlerin gruplara ayrılması, katlanması, yerlerine konması gibi. Market poşetlereni mutfakta bir yere koyuyorum, saplı kağıt küçük poşetler ; işe giderken yanımızda götürdüğümüz ayakkabı ya da sandviçler için ayrı bir grup, büyükler ayrı bir grup.. Bu da başlı başına bir iş yani.:) küçümsememek gerek)
Çamaşır yıkanması ve ütü de kız kardeşimin sorumluluğunda. Yıllardır çamaşır yıkamadım ben. Makinayı kullanmayı da bilmiyorum mesela... Ütü yapmayı severim ama bir parçayı on saatte ütülediğim için Kardeşim tahamül edemeyip elimden alıveriyor ütüyü. (iyi taktik aslında:) )

Kısacası işte benim sorumluluğumda olan bugünkü Pazar Kahvaltısı soframız;
Belki ileri de kardeşimin de ütülediklerinin fotoğraflarını koyarım hak geçsin istemeyiz ne de olsa:)




En sevdiğim gün "cuma" demiş miydim???


Bu soft, huzurlu posterler beyaz duvarlarda harika olur. Bazıları biraz pahalı ama uygun fiyatlı olanları da var Heyzee’nin dükkanına bir bakın derim.




En güzel haftasonları sizlerin olsun efendim...

Hayallerim ve IMAC

Sonunda istediğim bilgisayara kavuştum. Artık benim de IMAC’ım var, hem de 21.5” ekranıyla beni sarıp sarmalayan bembeyaz dokunmaya kıyamayacağım bir şey.
Dün bütün gece uyuyamadım heyecandan. Yaklaşık 2 aydır; aldım - alacağım, ha bugün - ha yarın derken ortada kalmıştım. Daha önce hiç “mac” kullanmamanın verdiği bir korku da vardı (gerçi ben boza-boza öğrenirim de işte korktum yinede). Nasıl kullanacağımı bilmediğim birşeye o kadar para vermekte kararsız kalmama neden oldu.
Neyse dün uzun zamandır görmediğim yaklaşık 12 yıllık arkadaşım beni aradı  ve “İstanbul’dayım öğlen  yemek yiyelim mi” diye sordu. Yemekte habire blogumdan, almak istediğim fotoğraf makinasından ve bu bilgisayardan konuştuk. Daha doğrusu ben nefes almadan anlattım, O'da dinledi zavallım.  

Akşamüstü ben harıl harıl çalışırken bir de baktım elinde kocaman bir kutuyla bir adam. İmza aldı bıraktı kutuyu. Arkadaşım aradı o sırada “ Sen bu kararsızlıkla bir şey yapamıyacaksın, ben aldım, canın nasıl isterse öyle ödersin “ dedi. (Bu arada arkadaşım bilgisayar işinin içinde bu nedenle kolayca halledebilmiş bu işi) Öyle dondum kaldım. Sanki layıkıyla teşekkür bile edemedim. Bari buradan birşeyler söyliyeyim (ki söylediğine göre hiç ilgisini çekmeyen konular olsa da beni takip ediyor, etmiyorsa da çok pişman olurJ )

Çooook teşekkür ederim, hayallerime kavuşmamı sağladığın ve hala hayatımda olduğun için…

Ben çok şanslıyım; bütün hayallerime katlanan ve beni mutlu etmeye çalışan bitanecik kardeşim ve böyle arkadaşlarım var...

Neyse günün anlam ve önemine istinaden işte huzurlarınızda IMAC'li çalışma masaları;










Kaynaklar ; fotoğrafları "tık"layınca karşınızda...

Ahşap Yatak Başı...

Yurtdışında çoğu kişi ev eşyalarını kendisi yapıyor. Tabi bunun bir çok nedeni var. Birincisi uygun alanlarının olması. Çoğunluğunun garajı, hobi alanları ve bahçesi var, ayrıca boş zamanları da çok fazla. Çünkü bizdeki gibi trafik ya da daha başka problemlere zaman harcamıyorlar. Bir diğeri de eğitim sistemleri… Laf kalabalığı ile doldurmuyorlar kafalarını. Uygulama dersleri var, el becerilerini geliştiriyorlar, sanatla içiçeler, daha ana okulundayken müzeleri gezmeye başlıyorlar… Gözler güzeli görmeye alışıyor birkereJ

Aşağıdaki yatak başı çok hoşuma gitti, ama esas güzel olan; eşi bir dergide bu yatak başını beğeniyor ve kocası onun için yapıyorJ Ne becerikli kocalar, ne de şanslı kadınlar var…


Aslında sadece yatak başını değil komple odayı sevdim. Duvar rengi müthiş, kavanozdaki laleler harika, kız kardeşinin doğum günü hediyesi olarak verdiği çiçek tablosu çook şirin… O odada öğle uykusuna yatmak istiyorum.





Cindy (ev sahibi), eşi ve çocuklarıyla Pacific Northwest’de küçük bir çiftlikte yaşıyor. Hayallerindeki evi eşiyle birlikte yapmışlar. Cindy’nin ETSY’de bir dükkanı ve yeni açtığı bir blog’u var. Ziyaret etmeyi unutmayın…

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...