Bütün meyvaları seviyorum ben, hiç burun kıvırdığım, aman yemem dediğim yok. Favorilerim var tabii. Bunların başında da çilek geliyor, çatlayana kadar yiyebilirim. İkinci sırada ise Trabzon Hurması (Umarım adı budur) var. Tadını bilmeden geçen yıllarıma acıyorum. Trabzon hurmasıyla çook geç tanıştım ben. Altınoluk’taki evimizin bahçesine ekti babam. Son yıllarda kasım ayında gidip topluyoruz, daha küçücük kendisi anca bana kadar çıkıyor yani. Annemle kardeşim sevmiyor (aman ne üzüldüm) Babam da bir iki tane yiyiyor, gerisi benim. Elim ayağım titriyor, zevkten ölüyorum onu yerken. Çarşıda satılanlar gibi de değil tadı, bal gibi. Ayy bir fena oldum. Çilek diyorduk nerden çıktı şimdi hurma..
Aşağıdaki çileklerden de kardeşim boya yaparken 2-3 tane yedi sonra işinin başına döndü. Bense on saat fotoğraflarını çektim sonra da oturup afiyetle hepsini yedim, bir yandan da “şurayı düzgün boya, buraya bir kat daha at” gibi direktifler yağdırdım bizim boyacıya..:)
" Çilek candır " diyelim konuyu da kapatalım...
Gününüz güzel geçsin...
Ömrümde ilk defa çikolata sosuna batırıp çilek yedim,
YanıtlaSilsonra hastanelik oldum ve artık çilek görmeye dayanamayan bir Sedo oldum :(
Bakmaya bile tahammülüm yok ama o çarpı işi desenli peçeteye hatırına baktım baktım ...
yakından göstermeni rica etsem :)
Siz'e de güzel günler efenim.
Geçmiş olsun, büyük bir kayıp olmuş ama belki zamanla tekrar çilek kendini sevdirir:)
YanıtlaSilBu arada o vazonun önündeki peçete ve altta yayılı olan pembe örtü ikea'dan. Haftasonu alışverişinden. O pembe örtüler ikili kurulama bezi olarak satılıyor kenarlarında basit ama şirin çarpı işi var.