Ne çabuk geçiyor haftalar, yetişemiyorum. Daha yeni Pazartesiydi ne ara Cuma oldu anlamadım.
Cuma günlerini hem çok seviyorum, hem sevmiyorum. Tüm haftanın yorgunluğu çöküyor insanın üstüne… Hiç bitmesini istemediğim Cuma akşamları sızıp kalıyorum çoğunlukla koltukta…
Bugün birazcık daha fazla yorgunum, daha doğrusu uykusuzum…
Akşam güle oynaya yattık, sonra annemin canı sıkıldı herhalde ki tansiyonunu yükseltiverdi, bir de baktık acildeyiz… Ben bu kadar doktordan korkan birini görmedim. Hem bana neler oluyor diye tırsıyor, hem doktora gitmiyeceğim diye inat ediyor… Biz bunları dört yıl önce de yaşamıştık. Böbrek taşı yüzünden bir süre Balıkesir Acil Servisleri bizimkiler ile ahbap olmuştu. Taşı kırdırdık tansiyon normalle indi.
Şimdilerde de hem birazcık sıkkın, hem de doktor demişti “bünye yapıyor bu böbrek taşını, tekrar olabilir” diye…
Sabah 5 de geldik hastahaneden. Tahlilleri çok iyi çıktı. Zaten sonuçlar gelene kadar düşmedi tansiyon, öğrendik vahim bir şey yok, annemin tansiyon hop yerlerde… Biraz daha yatırdılar tabii hemen salmadılar, ama hepimiz rahatladık, başladık, bir daha her akşam yatağa çok bakımlı girmeliyiz muhabbetlerineJ Panikten yaka paça çıkmışız evden, kılık kıyafet saç baş Allahlık Ali Bey…
Şimdi annem çok mutlu, geçti bitti diyor, doktor lafını ağzımıza aldırmıyor, bizde kardeşim, ben ve babam gizli gizli planlar yapıyoruz tekrar bir üroloğa götürebilmek için annemi. Haftasonu hiiiç konuşmayız bu konudan, bu akşam da ben biraz şaklabanlık yaparım dağılır hastalık havası…
Hepinize sağlıklı, mutlu, huzurlu bir haftasonu diliyorum.
Bir de takmıyalım kafamıza olur olmaz şeyleri, bıdı bıdı yapıp yemiyelim hem kendimizi, işte herşey bir anda değişebiliyor hayatta… Mesela ben bugün dünden daha mutlu gideceğim eve, evde annemle babam beni bekliyor diye… (Şiir gibi mi oldu neJ )