Hemen hemen 20 yıl önce, belkide daha fazla, şimdi tam emin olamadım, Altınoluk’taki evin kooperatifine girmişti babam, yanlış hatırlamıyorsam evler su basmanına kadar yapıldı, sonra kuralar çekildi, herkes kendi başının çaresine baksın, bitirsin evlerini dendi.
O dönemlerde Ben de kardeşim de İstanbul’da öğrenciyiz, hayat zor, ev biraz beklesin diye düşünüldü, ama ne yazık ki biraz değil epey bir beklendi. Ne satabildik ne de yapabildik. Evin kabası bitti, çerçeveleri takıldı ve öyle yıllarca kaldı, biz onu unuttuk - o bizi unuttu.
Taa ki 7 yıl öncesine kadar. 7 yıl önce Temmuz ayında Teyzemin kızının nişanı için Balıkesir’deydik kardeşimle. Evle ilgili konuşmaya başladık, sonra babam bir kağıt kalem getirdi, başladık liste yapmaya, birden çoştuk ve karar verdik bitirmeye evi. 1 yıl içinde tamamlandı eksikler.
İlk yaz sadece bir tek karpuz vardı bahçemizde, inşaatı yapan ustaların yediği karpuz çekirdeklerinden çıkan. Her sabah uyanıp onun başında buluyorduk ailecek kendimizi. Yaz sonuna doğru kocaman olmuştu tek kişinin zorlukla taşıyabileceği kocamanlıkta hem de..
Bahçemiz her yıl biraz daha gelişti güzelleşti, 3 çeşit şeftali ağacı, 2 tane mandalina, Hünnap, Trabzon Hurması, Nar, Armut, Ayva… sonra sebzeler ve tabiki rengarenk çiçekler. Bir de bu yaz sonunda çim olayına da girebildik ki tadından yenmiyor şuanda.. Epey bir araştırarak halk arasınada fare kulağı (Dikondra) diye bilinen bir çim türünü ektik ve harika oldu.
Her yaz evin ön bahçesine pazardan çiçekler alıp eker, bir türlü dolduramazdık, bu yaz hiç çiçek almadığımız halde ön bahçemiz rengarenk çiçeklerle dolu.
O çiçeklerle, ağaçlarla tek tek ilgilenmek o kadar rahatlatıyor ki. Sabah gözünü açan doğru bahçeye çıkıyor, evin etrafını şöyle bir tavaf ediyoruz, kahvaltı için biraz biber ve salatalık topluyoruz, bunca sıcağa rağmen domateslerimiz hala kızaramadığından onlara sadece bakıp geçiyoruz.
Burada gördüğünüz fotoğraflar çektiklerimin sadece çoook küçük bir kısmı, sanırım işi biraz değil epey bir abarttım bu yüzden kendime 3 haftalık ara verdim eğer dayanabilirsem 3 hafta boyunca hiiiç fotoğraf çekmeyeceğim çünkü sağ elimde hafif hafif uyuşmalar, bilek ve kol ağrıları dayanılmaz olmaya başladı.
Bu kelebek fotoğraflarını öğle sıcağında millet evin içinde serin serin keyif yapıp uyuklarken çektim. Elimde fotoğraf makinası güneşin altında, ön bahçede kıpırdamadan kelebek beklerken boncuk boncuk terledim… Yine olsa yine beklerim.
Doğada ki o ahenk, canlılık, gelişme resmen büyülüyor insanı. Senin ona verdiğinin on katını sana geri veriyor.
İşte bunlarda ağaçlarımız. Ağaç dediysem öyle kocaman değiller hepsi bizim aile gibi bodur:) Babam elinde bağ makası ile dolaştığından zavallıcıkların büyüyeceği varsa da büyüyemiyorlar zaten.
Mesela bahçede 2-3 tane de gül var ama ben, kardeşim ve babam gülü pek sevmiyoruz sırf annem istedi diye dikildi ama anneciğim bir tane bile açan gül göremedi çünkü babam devamlı buduyor onları... Tabii ben de fotoğraflarını çekemedim...
Bu arada daha fazla çiçek - böcek için flickr hesabıma da bakabilirsiniz mesela...
I took these photos in the our garden where is in Altınoluk last week . I love all flowers and when I deal with them I feel very happy and relax.. If you want to see more flowers you can look at my flickr account.
Sabahları bilg.açtığımda ilk iş Sen'in Flickr hesabına bakmak oluyor ve bugün baktığımda kelebekleri görünce bayıldıkkk Kurabiye ile beraber yofutum...:)
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı ve çok güzel fotoğraflar,ne diyeyim yaaw,
seviyoruz Seni Yofuuuuut...:)
bayildim resimlere, bahce keyfine..insani bahce, doga kadar dinlendier birsey var mi? ben de bahceyle ugarsirken herseyi unuturum :)sevgiler
YanıtlaSilo sıcakta uğraşmana değmiş, süper fotoğraflar, kelebekler ne güzel..bahçenize bayıldım, gelecek hedefleri arasında ege'de bahçeli bir ev sahibi olmak var da .) sevgiler.
YanıtlaSilçiçek böcek bakayım derken bütün flickr fotoğraflarına baktım.Hepsi harika.
YanıtlaSilemek olmasa bu kadar güzel fotoğraflar olmazdı.Terlemene değmiş.
Doğa ile olmak insana huzur,dinginlik verir.Ailenizin huzuru hiç eksik olmasın.
YanıtlaSilkelebek fotolarına bittim tabiki de:))
Harikasın !
YanıtlaSilYine muhteşem fotolar,kelebekli olanları çok sevdim,beklemene değmiş :))
Altınoluk hikayeniz de oldukça ilginç olmuş,yorgunluklarınızı bugün atabiliyorsunuz ya,güzel olan da bu !
Ya bayiliyorum sizin bahcenin ciceklerine de balkonun ciceklerine de. Bazi insanlarin yesil parmagi var derler ya, siz ailecek oylesiniz herhalde. Bu arada kelebegin kondugu ciceklerin ismi ne, ucuncu sirada bir pembeli bir morlu olarak da var. Ben onlari cok begendim, gelecek sene bahceye ekeyim.
YanıtlaSilGood morning!
YanıtlaSilIt's 6:30am here.
You are back posting. That's great. I love your phots, you know that, right?
Flowers, flowers, how not love them...
Fotoğraflar harika,el birliğiyle yapılan evin bahçesi mükemmel..Keşke günlük hayatımıza da bir avuç toprak eşlik etse ufacık bir bahçemiz olsa dedirtiyor..
YanıtlaSilcanım ya makinanı aldığın günü hatırlıyorum.denemelere başlayacaktın, şimdi ise nasılda güzel çekiyorsun. tatilde benim ki bozuldu, hemde objektifi .tamir olur mu, napacağım bilmiyorum, yoksa yeniden mi alacağım.bilgin var mı bu konuda.
YanıtlaSilSedo; Ben de tetikte oluyorum sabahları bakalım sedo hangisini beğenecek diye:)) Bu arada ben o kurabiye'nin Yofut diyen dillerini yerim. O kırmızılı elbise ile o saçlarla harika korkurtmuş seni bayıldım o Fotoğrafa..
YanıtlaSilBanu; O çiçek mine çiçeği.. Ben çok seviyorum, üzerinde her daim çiçek oluyor. Bizim bahçede 3 farklı rengi var. Kelebekler de hastası bu çiçeklerin bahçede onca çiçek varken hep bunların etrafında fır dönüyorlar. Sizin bahçedede olabilir, yerini severse, bol su ve güneşi görünce acayip coşuyor, biz habire buduyoruz.
YanıtlaSilHa bu arada babamın elinden her çiçek tutuyor ama zavallı annem ne ekse 2 güne kalmaz kuruyor:) Böyle olunca da annem birilerinden çiçek bulup eve getirdiğinde babam başlıyor kendini naza çekmeye annem de ezik ezik ona muhtaç "ee yazık ölsün mü ekiver şuracığa"modunda peşinde dolaşıyor.
Buket; Evet yaa fotoğraf makinasının geldiği ilk gece yatarken yanı başıma koydum dik dik baktım. Çok büyük ben bunu nasıl taşırım, başıma iş aldım, beceremem, öğrenemem derken elime alamamıştım bir süre.. Şimdide kolum kopacak ama bırakamıyorum:)
YanıtlaSilSenin makinanın bozulmasına da çook üzüldüm umarım tamir edilir, benim hiç bir hikrim yok. Zaten Amerika'dan gelmişti benim makina da bozulsa nerye götüreceğimi bile bilmiyorum:(
tekrar seni görmek ne güzel..urfa bugün çok başarılı bir sıcak yaşıyor:)arabada 54 dereceyi gördüm.o senin çektiğin çiçeklere bakarken bile korktum kuruyacaklar diye sıcaktan....hoşgeldin..
YanıtlaSilKolundaki uyuşma ve ağrılara üzüldüm ama hiç değilse değmiş. Resimler gerçekten çok güzel. Geçen hafta benzer işler ile uğraştık bizde Ayvalıkta. Saksı boyadık, çiçek ektik, yeni ağaçlar diktik,...
YanıtlaSilfotoğraflar da harika, bahçenizde , çiçekler, meyvelerde, hepsi hepsi çok güzel . ya olmuyo ama böle. ben sizin eve gelmek istiyorum::)))
YanıtlaSilSayende kafamda yazlık ev fikri oluşmaya başladı ;)
YanıtlaSil3 yıl öncesine kadar bahçeye hasret büyüdük. en son annem bir yer almaya karar verdi. çok fazla birikimi yoktu. denize yakın düş duvarları kiremitle örülü boyası bile olmayan bir yer bulduk 350 m2 ve içinde 1 oda 1 mutfak1 banyosu ve kocaman terası olan bir yer bulduk. hepimiz biliyorduk ki annem orayı alacaktı. çünkü hep şöyle dilekte bulunurdu. "bir bahçem olsun içinde isterse tek odası olsun" Allah da dilediği gibi verdi. şimdi o küçücük bahçede ekmedikleri ağaç yok. NAr ekşisi, zeytinyağı hep bizim bahçedeki ağaçlardan. Oraya gidince nefes alıyoruz. O yüzden seni çok iyi anlıyorum. şimdi aynı dilekte ben bulunuyorum
YanıtlaSilFotoğraflar öyle güzel ki; bakmaya doyamadım. Kelebekli olan favorim ve mavi kareli arka plan önündeki çiçekler :) İçim açıldı böyle rengârenk gördükçe... Ne diyeyim nohutçuk; gözüne sağlık, sabrına sağlık ;) Senin fotoğraflarına bakmayı seviyorum; şu sözümde de çok samimiyim; gerçekten fotoğrafçıyım diye ortalıkta gezinen onca insandan çok daha kaliteli işler çıkarıyorsun. Cafenohut' un yıldızı parlak ;) Demet söylemişti dersin bir gün ;) Bu aşkı hiçbir zaman kaybetmemen dileklerimle...
YanıtlaSilçok güzellerrrrrr,bahçe yapmalıyımmm ama önce bahçeli bir yer almalıyım .Dün akşam apartmanın bahçesinde komşularla laflıyorduk 10-15 yıldır çalışma hayatında olan herkes birazcık bahçe diyor ,ne diyelim bizede nasip olur inşallah.sevgiler
YanıtlaSilNohut,içimi açtın :) hikayen benim hikayemle tıpatıp aynı! insan eğer bir evi dişinden tırnağından bişeyler koyarak yapabilirse ,o zaman adı yuva ouyor oranın. ne mutlu ki çocuklarına öncelik veren ve kararlarına ortak eden,fikrimizi soran ailelerimiz var. uzun yıllar boyu sağlıkla oturun güzel yuvanızda.
YanıtlaSilmüjde
macellan; Esas seni buralarda görmek ne hoş, sıcaklardan herhalde pek uğramaz olmuştun buralara... Bu arada 54 gerçekten başarılı... Başarılarının devamını dileyeceğim ama kıyamıyorum sizlere..
YanıtlaSilSerap; Bizim oraların suyundan mıdır nedir boyacı çok :)
Elif; al sen o şirin kızını da gel bize, deliririz ailecek.
Bahar; bende eskiden saçma bulurdum yazlık ev olayını ama özellikle yaşlılıkta insanı hayata başlıyor, amaç oluyor, gaye oluyor, şuram ağrıyor buram ağrıyor yerine çimleri suluyalım, domatesler kızarmadı muhabbeti yapılıyor..
YanıtlaSilNilhan; ne güzel anlatmışsın. İyi günlerde mutlu mutlu oturun o evde.
Çoook teşekkür ederim Demetcik, ne güzel şeyler yazmışsın, ne güzel moral oldu bana bu şimdi...
Ayşe; aynen öyle, bence herkes en fazla 10 yıl çalışıp emekli olmalı sonrada bahçeli bir evde oturup domates verip biber alıp , değiş toşukla yaşamalı:)
Neşeli Günler; ÇOOKK teşekkürler..
Cicekler icimi acti, kelebegi ne kadar guzel yakalamissiniz.
YanıtlaSil