Mart
ayının ortaları falandı sanırım, Libelle Dergisinin editörlerinden birinden bir
mail adım. Benim şu aşağıda gördüğünüz fotoğrafımı derginin Mayıs sayısında
kullanmak için izin istiyordu. Pinterestte karşısına çıkmış, Mayıs sayısının
konseptine çok uygunmuş aramış taramış benim mailime ulaşmış ve yazmış.
Amsterdam’a gittiğimde gördüm kitapçıda. Harika bir duygu. Bundan birkaç yıl önce hayal bile
edemiyeceğim bir şey. Yurtdışına tatile gidiyorsun, bir kitapçıya giriyorsun ve
sayfalarını şöyle bir çevirdiğin derginin içinde senin fotoğrafın…
Amsterdam’dan
geldim dergi masamdaydı. Bana bir kopyasını göndermiş söz verdiği gibi o
editör. Ki haber vermeden kullansa fotoğrafımı ruhum duymaz…
Son
zamanlarda bloğuma eskisi kadar zaman ayıramıyorum. Bu konuda bir post
hazırlamayı da düşünmüyordum açıkcası. Üstünden zaman geçti, o gün mutlu oldum
bitti. Ama son zamanlarda şu izinsiz
kullanılan fotoğraf olayı, emeğe yapılan saygısızlık, önemsizleştirme, ciddiye
almama, farkına varmama, aklına bile getirmeme konuları birazcık kafamı
kurcaladı, yazayım bari dedim…
Ben
bir fotoğrafçı değilim, bu işi profesyonelce yapmıyorum, hiç bir iddam da yok
ama tek bir fotoğraf için bile saatlerimi harcıyorum, emek veriyorum. Biliyorum
bir çoğunuz da aynı benim gibisiniz.
Sonra
bir bakıyoruz onca emekle çektiğimiz fotoğraflar birilerinin sitelerinde,
instagram hesaplarında hatta dergilerde boy gösteriyor hem de hiç bir isim
verilmeden…
Bunların
peşine düşmek çok zor. Benim zaten bu işten ticari olarak gelir elde etmeyenlere
sözüm yok. Biri almış bir fotoğrafımı profil resmi yapmış, diğeri sanki kendi
hazırlamış gibi haftasonu kartlarımı paylaşmış… Bunlara dertlenmiyorum ki ben.
Nasıl başa çıkayım, sevmiş, beğenmiş kullanmış, ona göre internete düşmüşse bir
fotoğraf halka mal olmuştur, isim yazmak, şuna ait demek aklına gelmiyor, kötü
niyetten de değil. Sadece akıl edememekten… Ama ama bu işin içinde olanlar eğer
kullanıyorlarsa kendilerine ait olmayan fotoğrafı işte orada birazcık düşünmek
gerek…
Bakın
şuna bir açıklık getirelim; Pinterest bir kaynak değildir. Pinterest, senin
benim gibi blog sahiplerinin, diğer internet sitelerinin oluşturdukları
içerikleri tek bir adres altında toplayan bir portal. Yani kullandığınız bir
fotoğrafa kaynak olarak pinterest yazmanız bir anlam ifade etmiyor.
Geçenlerde
adı duyulmuş olan bir derginin instagram hesabı benim fotoğrafımı kullanmış,
birileri de haber verdi. Bana söyledikleri, arkadaşlar pinterestte bulunca
paylaşmış, özür dileriz… Sizce böyle bir bahane olabilir mi? Bir dekorasyon
dergisi pinterestte bulduğu bir fotoğrafın pintereste ait olduğunu düşünebilir
mi???
Lütfen
birazcık empati yapalım böyle durumlarda. Sizin özene bezene çektiğiniz bir
fotoğrafı yurtdışında bir dergi, hadi dergiyi geçtim bir blog bile kullansa hemen
horozlanmıyor musunuz?? Vay bunu nasıl yapar diye diklenmiyor musunuz?? Aynı
şey işte… Eğer kaynağına ulaşamıyorsanız paylaşmayacaksınız bu kadar basit.
Bakın
bir iki örnek vereyim. Hani benim; “Bugün Bunu Sevdim” postlarım var, 4 tane
hoşuma giden fotoğrafı kolaj yapıp paylaşıyorum. İşte o dört fotoğraf için bile
ben bazen tam 1 gün uğraşıyorum… Beğendiğim fotoğrafları bilgisayara
kaydediyorum, sonra kolaj yapıyorum, baktım hoşuma gitti, kaynaklarını bulmaya
çalışıyorum. Baktım bulamadım, hop kolaj değişiyor… Çok çok nadirdir direk
kaynağını yazamadığım fotoğraf… Ki ben bu işi ticari olarak yapmıyorum. Size
harika bir örnek daha vereyim. Delianne... çoğunuz tanıyordur. Onun postlarına
şöyle bir bakın. Nasıl emek verdiğini göreceksiniz. 3-4 ay önce bir post
hazırladı; Desenli Bantlar ile yapılacak 101 Şey, diye… Başlığı ilk okuduğumda
yok artık, gerçekten yaptı mı bunu dedim. Ve baktım evet yapmış. Tam 101 fikir
bulmuş, her bulduğu fikrin kaynağını tek tek vermiş, evet tam 101 link vermiş…
Buna
karşılık, bilinen bir dekorasyon dergisinin bu ay ki sayısında isim verilmeden
kullanılmış en az 3 – 4 fotoğrafın kime ait olduklarını direk yazabilirim.
Başka bir dekorasyon dergisinin editörünün instagram hesabında çoğunuzun
severek takip ettiği kişilerden fotoğraflar paylaşıldığını şöyle birazcık dikkatle
baksanız hemen anlarsınız.
Biliyorum
bazıları kızacak bu yazdıklarıma, sen de amma büyütüyorsun diyecek… O yüzden
tekrar ediyorum, benim lafım bu işin içinde olanlara, editörlere, sosyal medya
uzmanlarına, reklam şirketlerine… gerisi istiyorsa üstünde düşünür, ben sadece
kendi bakış açımı yazıyorum buraya…
Mesela
aynı durum bloglovin için de geçerli. Düşünün bu zihniyetle nasıl başa
çıkılır??? Ülkemizde bloglovin’e giriş engellenmiş durumda, hemde neredeyse 1
yıl olacak. Bloglovin uygunsuz bir içerik yüzünden engellenmiş. Böyle bir
mantık hatası yapılabilir mi? Bloglovin içerik üreten bir site değil ki, onu
içeriğinden dolayı engelliyorsun. Bloglovin blogları izlemek için kurulmuş bir
portal. Yani içeriğini bloglar oluşturuyor. Bir bloğun yapmış olduğu içerik
yüzünden tüm site engelleniyor. Asıl yapılması gereken o bloğun engellenmesi…
Ama sırf neden kapatıldığını öğrenmek için bile inanılmaz prosedürleri aşmamız
gerekiyor… Ne acı…
Yasaklar,
haksızlıklar, emeğe gereken önemin verilmemesi, özgürlüklerin kısıtlanması, hoş
görünün yok olması, tahamülsüzlüğün artması... kısacası yaşam standartlarımızın
her geçen gün biraz daha düşmesi beni çok üzüyor…
Bundan
10 yıl önce, neredeyse benim şimdiki yaşımda olan bir arkadaşım böyle şeylere
dertlenince, ay derdim kafasına taktığı şeylere bak, hayat o kadar da zor
değil, bu kadar dertlenecek ne var… Meğersem büyümek bunu gerektiriyormuş: )
Gereğini yaptığım için mutluyum. Sonunda büyüdüm…
I
had recieved an email from one of the editors of Libelle Magazine about the
middle of March...
She
wrote that they want to use one of my photos in their May issue and she was
asking for permission. She had come across with my photo in Pinterest.
I
have sent my photo to her and when I was in Amsterdam I saw it. I can say that
It was a great feeling to see an images belong to you in a bookstore and in
another country...
When
I came back from Amsterdam, I saw that issue was on my table. As she promised
she had sent me a copy. I love them: )
Even
I didn't understand a single word of what they are saying. I loved it so much...
Based
on this subject, I wrote something about using of the photos without permission
as Turkish. So boring topics. I do not want to bore you in our internal
affairs: )