Ev bulmak ne zormuş - Our moving adventure



Epeydir ev arıyorduk biz. Yani nereden baksan 5 yıldır falan… Hele son 1 yıldır artık hürriyetemlak, sahibinden gibi sitelerdeki ilanların çoğunu ezberledim. Öyle sıkıcı bir iş ki o ilanlara bakmak. Hele ki instagramda, bloglarda birbirinden güzel, bahçeli, kocaman, bembeyaz, zevkle döşenmiş evleri gördükten sonra.

İnsan sanıyor ki bir anda hayallerinin evi karşısına çıkıverecek. Olmuyor ama, mal ortada çünkü!
Funda da ben de hemen hemen aynı bölgede çalışıyoruz. Avrupa yakasında çalışıp bir düzen kurmuşken  karşıya taşınmak o kadar zor ki. Ama burada da ev fiyatları hem çok yüksek, hem de evler çok eski ve çirkin:( Bir de saçma sapan bir geri dönüşüm hikayesi çıktı ki mantığa tamamen aykırı; olduğu yerde apartımanı yıkıp daha küçüğünü yapıyorlar buna da geri dönüşüm diyorlar, geri dönüşüme evler verilecek de yenilenecek diye iyice değeri artıyor 30-40 yıllık evlerin…

Seçim yapmamız gerekiyordu ama biz bir türlü ne yapacağımıza karar veremiyorduk. Madem bu bölgede ( Beşiktaş, Teşvikiye, Fulya…) istediğimiz gibi bulamıyoruz o zaman trafik sıkıntısını göze alalım karşıya taşınalım diyorduk, başlıyorduk Anadolu yakasında ev bakmaya.  Bir türlü bakma aşamasını geçemedik ama. Tamam daha iyi görünümlü evlerin olduğu kesin ama İstanbul’da yaşadığım 20 küsür yıl boyunca hep Beşiktaş’ta oturup  aynı böylede çalışan biri olarak karşıda hangi bölgeden ev arayacağımı bile bilemiyordum genelde. Bizim için imkansızmış karşıdan ev almak, bu evi alınca daha iyi anladık bunu…

Bir de tabi şu boyutu vardı işin; gerçekten İstanbul’da mı yaşamak istiyoruz, ev alarak neden kendimizi bu boğucu, sıkıcı, keşmekeş şehre hapsediyoruz ki, toplayalım palımızı pırtımızı gidelim küçük bir kasabaya… Tabii bu bir balık burcu olarak benim hayalimdi, her bunaldığımda ben gideceğim bu şehirden, ev mev istemiyorum diye söylenmeye  başladığımda  Aslan kafa Funda ; saçmalama Ayda bi ayakların yere bassın, nereye gidiyorsun, hele önce sen emekli ol sonra gidersin istediğin köye diye konuşup benim küçük bir kasabada terzi olma hayallerime taş koyduğunda kavga da başlıyordu.

Bu ev konusu ilişkimizi çatırdatmıştı resmen.


Babam hep size şöyle sıfır bir ev olsa diyordu, kalbi temizmiş… Yaa baba derdik, saçmalama, burada sıfır ev bulmak imkansız, bulsak da bizim paramız yetmez ona…  Ama işte bulduk… Evet bu sefer de m2’den ödün verdik. Her şey tam olmuyor. Ev miniminnacık, bir nevi rezidans: ) Tamam hayallerimizdeki ev değil belki ama işlerimize yürüyerek gidip gelebiliyoruz ki bu İstanbul için zaten büyük bir lüks… Tamam mutfağı, banyosu bizim zevkimize göre yapılmamış ama olsun tertemiz, yepyeni, paramız olunca zevkimize göre yaptırırız. Tamam belki ayrı bir hobi odam yine olmayacak ama ne yapalım zaten hayatımız salonda geçiyordu yine öyle geçer olur biter…

Biz bu evi ilk olarak Nisan ayında gördük sanırım, bir iş çıkışı bakmaya gittik Funda’yla, salona ilk girdiğimizde karşımıza çıkan yeşillik bizi hemen eve bağladı, sonra oraya çok yakın oturan bir akkadaşımız uğradı yanımıza, şöyle bir gezdi evi, siz buraya sığamazsınız dedi… Önce birazcık bozulduk ama sonra hak verdik ona. Biz sığamayız bu eve dedik kapattık konuyu. Aradan 1.5 ay falan geçti baktık aynı evin kiralık ilanı çıkmış, oturduğumuz evden de iyice bunaldık, bari dedik almak için paramıza kıyamıyoruz kiraya çıkalım bu eve. Ay ne saçma bir düşünceydi, İşte kısmet denilen şey bu oluyor sanırım, kiralamak için tekrar gittik eve bakmaya, bir hesap kitap, dünya masraf, madem o kadar masraf yapacağız o zaman satın alalım bu evi dedik…  Bu sefer de başladık nasıl sığarızı düşünmeye…


Kısacası Haziran ayı içerisinde kafamızın içinde gel-gitler, kararsızlık kıvranmaları, ölçmeler, biçmeler… epey bir bocaladık. İmzayı attığımız ana kadar da emin olamadık iyi mi yaptık kötü mü diye.  Bu kararı vermemizde ilk önce babam sonra Londra’da yaşayan arkadaşımız Banu ve en çok da Urfa’dan Ercüment destek oldu bize. O akşamı asla unutmayacağız, içimiz inanılmaz sıkıldı, sabah kaporayı vereceğiz emlakçıya, saat 22 suları, birden aklıma geldi dedim Ercüment’i arayayım. İyi ki de aramışım. O konuştukça biz hafifledik, o konuştukça biz kararımızdan emin olmaya başladık, telefonu kapattık kuş gibiyiz, tamam bu ev o ev dedik: ) Hem zaten ömür boyu da İstanbul’da yaşayacak değiliz, bir 6-7 yıl bize mesken olsun yeter…

Buraya taşınmadan önce eski evde kullandığımız eşyalarımızın büyük çoğunluğunu sattık ya da attık. Zaten son zamanlarda içimizde inanılmaz bir sadeleşme isteği vardı.. Eskiden çok kıyafet alırdık son yıllarda alışveriş merkezlerine bile gidemez olduk, zaten moda da sapıttı, siz ne bulup da giyiyorsunuz Allah aşkına???  ne o öyle düdük gibi kısacık şeyler, fırfırlı kollar, işlemeli, paçavra gibi kotlar… Az olsun öz olsun dedik dağıttık kullanmadığımız her şeyi. Şimdi görseniz kuş gibiyiz. Az olunca daha kıymetli oldu kıyafetler: ) Gardropta bir sürü boş yer var, öyle güzel ki… Eskiden moral olsun diye içim sıkkınken alışveriş yapardım, şimdi almayınca mutlu oluyorum.. Neyse bu başka bir post konusu…


Taşındık ama tatil programını kıştan yaptığımız için koltukçu gezmek yerine tatile gitmek durumunda kaldık : ) Şimdi işten eve gelip salonda serili olan halının üstüne atıyoruz kendimizi, orada yuvarlanıp duruyoruz. Artık bayramdan sonra birkaç haftasonunu bu işlere ayıracağız, umarım zevkimize ve bütçemize göre birşeyler buluruz. Zaten topu tupu koltuk, masa, sandalye ve bir kapaklı dolap alacağız o kadar. Diğer evden getirdiğimiz onca biblo, vazo ve ıvır zıvırlar hala kutularda duruyor onları da kolay kolay çıkartmayı düşünmüyorum meydana, böyle temizlik yapmak da pek kolaymış: )

Tabii henüz evde hiç fotoğraf çekmedim, fazla da fotoğraflık bir şey yok şuanda zaten. Tam yerleşelim elimden geldiğince fotoğraflamaya çalışırım artık. O zamana kadar eski evden fotoğraflarla idare edeceğiz: )

Anlatasım varmış, ne yazdım ama: ) Yani biz taşındık, umarım bu ev bize uğurlu gelir sağlıkla, huzurla otururuz, isteyen herkese Allah çok daha iyilerini versin inşallah…


 
This post is about our moving adventure to our new flat.

You know, we live in Istanbul and Istanbul is a very crowded, cosmopolite and expensive city. It very difficult to find your dream home...

We have wanted to have a new home for a very long time but it was almost impossible to find a nice place close to the offices we were working.

We have had to make some concessions. It is a new flat,  very close to our work offices and when you look at the windows you see the greenery but the flat is quite small.


We have not bought our new furniture yet. When everything is done, I will take lots of photos for you but until that time I am sharing a few my favorite images from our previous home : )








Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...