Şimdi de Çantacıyım...






Şu sıralar çantacı oldum ben. Fırsat buldukça çanta dikiyorum.

Eğer hiç başından kalkmazsam şu fotoğraflarını gördüğünüz çantayı bir akşam yemeğinden sonra yatana kadar yaklaşık 4 saatte falan dikebiliyorum.  Aslında en zor kısım kumaşa karar vermek ve kesmek.  Çok düzgün kesmek gerekiyor. Mühendilik burada çok işime yaradı diyebilirim: )

Bazen herşey yolunda gidiyor, tam istediğim gibi oluyor, içime siniyor,  bazen de yarı yolda sıkılıyorum diktiğimden bu ne şimdi , saçma diyorum ama asla onu da yarıda bırakamayacağım için devam ediyorum dikmeye, işte o zaman bir de yığınla terslik başıma geliyor. Misal geçtiğimiz Pazar günü, el çantası gibi bir şey dikeyim dedim, çanta yastığa döndü ama kaç kez söktüm diktim bilmiyorum. Sonra kardeşimle arkadaşımız geldi dandik olmuş dediler. Acımasızlar. Tamam ben olmadı diyebilirim ama siz birazcık moral verin değil mi, doğrucu olmak da her zaman öyle matah bir şey değil yani.


Neyse bu çantayı kardeşim için diktim.  Araba kullanırken başka ayakkabı giyiyor, normal topuklu ayakkabılarını da poşetlere koyarak yanında götürüyordu. Bu onun ayakkabı taşıma çantası.

Sonra bu boyut çanta çok hoşuma gitti aynı boyuttan bir tane arkadaşımıza, bir tane arkadaşımın kızına, bir tane daha başka bir arkadaşımın kızına diktim. Daha sırada ben de isterim diyen o kadar çok kişi var ki. Keşke herkese dikebilsem.  Ama ne yazık ki haftada bir tane anca dikebiliyorum O da bazen mümkün olmayabiliyor. Çoğunlukla akşamları işten öyle bitkin geliyorum ki eve, bilgisayarın karşısında sadece pinterest ve flickr’daki fotoğraflara boş boş bakıyorum ve yatıyorum.



Masanın hali ise bu fotoğrafta gördüğünüz gibi çoğunlukla. Ayrıca bir hobi odam yok, zaten olsa da gidip orada oturacağımı hiç sanmıyorum. Zaten bize gelen giden çok fazla olmuyor, evde de çoluk yok çocuk yok, sadece 2 kişiyiz. Bazen sehpanın üstünde atıştırıveriyoruz akşam yemeğini. Eee ne diye gideyim ki başka oraya. Gerçi siz de sıkıldınız hep aynı yerin fotoğraflarını görmekten ama yapacak bir şey yok benim hayatım evde hep  bu bölgede geçiyor inanın: )

Masanın üstündeki ıvır zıvırları koyduğum kutulardan biri makarna kutusu (uzun olan, hani içinde kırmızı makas sapı gözüken)  diğeri de  peynir kutusu ( kare beyaz üstüne kırmızı çiçekli kağıt ile kaplı olan). Birine makaraları diğerine de makas , mezura, kalem gibi ıvır zıvırları koyuyorum. Mutlaka her şeyin bir yeri olmalı. Bunu bize annem söylerdi hep.

Yani dikiş makinası şu anda bizim salonun bir aksesuarı konumunda.

Ve eğer aranızda dikiş makinası alsam mı diye içinden geçiren varsa kesinlikle hiç tereddüt etmeden alsın.  Yamru yumru da olsa ortaya bir şey çıkınca çok mutlu olacaksınız inanın.




I have been sewing tote bags a lot in recent days.
I can sew this tote bag, which you have seen above images , approximately 4 hours.
I think, the most difficult thing is to decide that which fabrics will be used and then cut it. To be an engineer worked on this subject : )
This tote bag is for my little sister. She always drives the car  with the same shoes. and takes along another shoes when she goes to office. (She wears high heeled at the office) .  So she uses this tote bag for the carry her shoes.

I want to sew so many tote bags for everyone. I wish, I have enough time for this.

And my table is very messy as you see when I'm sewing something. I'm happy with this view. I made two storage box from pasta and cheese boxes and I have been using them to storage my bobbins, tape measure, scissors and another stuff.
I hope, a day I'll be more profesional on this sewing job: )





Bugün Bunu Sevdim...


1 | 2 | 3 | 4


 
Hava bir açıyor bir kapıyor  bir saat önce parmak arası terlik giyebilmeyi düşünürken  bir bakmışsın yağmur çizmelerini geçirmişsin bile ayağına.
İşyerinde oturduğum yerden baktığım manzarayı hiç bu kadar yeşil görmemiştim bunca yıldır. Her yer çoşmuş durumda, çiçekler o kadar neşeli ki. O yüzden çok da şikayetçi değilim ben yağmurdan.
Bu arada biz İSO denetimindeyiz şirkette, sadece şöyle bir uğrayabildim buraya haftamız çiçek gibi geçsin diye…

 
The weather is very changeable in the recent days here. When you are thinking to wear flip flop sandals, you can see rain boot on your feet.
But I am not complaining from this situation. Everywhere is green and I can see fresh red roses from window of my office. That is great.
Wishing a wonderful week like flowers...


 




Haftasonu Kartı



 

Hepinize ışıl ışıl bir haftasonu diliyorum. Gülelim eğlenelim istiyorum..
Bir de şu (blank-mag) siteye bir göz atın derim, müzikler harika,  site harika, aferin: )

 
I wish everyone a sunshine weekend.
What a nice this website .... I loved the musics so much...

 






 


Desenli kağıtları nereden mi buluyorum???







Yorumlara cevap yazmaya başlayacaktım ama baktım ki yorumların çoğu desenli kağıtları nereden bulduğumla ilgili, tek tek cevap yazacağıma toptan buradan bilgilendireyim istedim hepinizi.

Bu konuda bana çok fazla mail de geliyor. Hemen hemen hepsini cevaplamaya çalışıyorum. Umarım şimdi yazacaklarım da sizler için faydalı olur.
Aslında ilk söyleyeceğim şey şu; bakmak ve görmek. Benim kafayı birşeye taktığım anda gözüm hep onu arıyor. İlk blogları gezmeye başladığımda yurtdışındaki bloglarda böyle desenli kağıtları gördüm ve nerden nasıl bulurum araştırmalara başladım.

Yurtdışında bu tarz ürünleri bulmak çok çok kolay, desenli kağıtlar, paket kağıtları, origami kağıtları... ne ararsan bulabiliyorsun. Ne yazık ki Türkiye’de satılan defter kabı, paketleme kağıtları çok zevksiz ve hep aynı tip. Yurtdışındaki gibi çok çeşit ve güzel desenleri burada bulmak çok zor. Nişantaş’ındaki bir kırtasiyede gördüm güzel desenli paket kağıtları ama onların fiyatları da oldukça yüksekti. Yurtdışında ayrıca rulolar halinde satılan duvar kağıtlarını da kullanıyorlar bu tarz kes-yapıştır işlerinde ki onları burada bulmamız da çok çok zor. Ancak internet üzerinden sipariş vererek ulaşabiliriz. Yine o duvar kağıtlarının bir kısmını Türkiye’de satan mağzalar var ama 55 cm genişliğinde ve 10 m. Uzunluğundaki ( yaklaşık) bir rulonun fiyatı 170.-€ falan.

Bizler çok fazla kırtasiye ürünlerine para harcayan bir toplum olmadığımız için böyle fiyatlar hepimizin gözünü korkutuyor.

Ben çoğunlukla küçük parçalar halinde kullandığımdan rulo halinde ya da paket kağıdı olarak bile almadım hiç. Ama getirebilseydim yurtdışına çıktığımda birkaç paket kağıdı almak isterdim, çekmece içlerini ya da dolap içlerini kaplamak için.
Gelelim ben nerelerden buluyorum. Aslında bir çok yerden;

Geçtiğimiz sene iki kez Londra’ya gitmiştim oradan 8 değişik desenden oluşan 40 sayfalık paketlerden 2 adet almıştım. Tek tek sayfa sayfa kopartıp kullanıyorum ama gözüm gibi de bakıyorum onlara. Hiçbir parçayı atmıyorum, çok idareli kullanıyorum yani. Çünkü konsept ürünler satan bir yerden almıştım, devamı yok yani.

Sonra dergilerden kesiyorum. Bizim eve her ay 2-3 dergi alınır, onların reklam sayfalarını çok kullanıyorum mesela.

Photoshop’da hiç denemedim, zaten kullanmasını da bilmiyorum ama Auto-Cad’im iyidir. ( Çizim programı) O programda kendim yapıyorum bazen basit olanları. Mesela puanlı, yıldızlı, çizgili kağıtlar.
Diyorum ya kafa hep aynı tarafa çalışınca mutlaka karşısına çıkıyor ya da yaratıyor insan.

Mesela alın bir düz dosya kağıdını renkli kalemlerle noktalar kondurun üstüne irili ufaklı, sonra renkli fotokopi çektirin devamlı kullanın. Ya da kuru boyalar ile alacalı alacalı boyayın. Bir arkadaşım bize gelmişti, masanın üstündeki boya kalemlerini kullanarak biz muhabbet  ederken bir defter sayfasını rengarenk boyamış, sonrada parmağı ile dağıtmış o renkleri. Ertesi gün masada gördüm o kağıdı ondan şekiller kestim düz mavi fon kağıdına yapıştırdım şimdi kardeşimin odasının duvarında duruyor ve bakan bayılıyor.

En çok da ETSY’den alıyorum. Orada digital kağıtlar var. Satın alıyorsunuz size dosyasını gönderiyor akşamına. Pdf ya da jpeg formatında. Onlardan renkli çıktı aldırıyorum fotokopicide. Birkaç tane aldınmı elinin altında 10-15 değişik desen oluyor, bittikçe git fotokopiciye bastırt.

Kırtasiyeden sadece düz renk fon kartonu alıyorum. Her uğradığımda 2 tane aldım ilk zamanlar, şimdi epey oldu.

Sonra gezdiğim bloglarda free olarak verilen kağıtları indiriyorum ve yine fotokopicide bastırıyorum.

Ayrıca iki seferdir İstanbul’da Nişantaşı’ndaki Muji mağzasından origami kağıdı satın aldım. Küçük küçük kare desenli kağıtlar. Paketi  yanlış hatırlamıyorsam 13 TL idi. Keşke farklı desenlerde hep getirseler.

Ben telif haklarına olabildiğince dikkat ediyorum bu arada. Mesela kullandığım fotoğrafların kime ait olduklarını esas kaynağına kadar inerek bulup öyle yazıyorum. Kaynak belirtilmeden yayınlanan hemen hemen hiç bir postum yoktur. Aynı şekilde bu desenli kağıt olayında da olabildiğince dikkatli olmaya çalışıyorum. Mesela ETSY’den aldığınız ürünlerin bazılarını ticari bir amaç için kullanamazsınız. Ben şimdilik herhangi bir şey satmadığımdan bu belki problem değil ama örneğin internetten indirdiğiniz desenli kağıtları izinsiz olarak herhangi bir  ürününüzde kullandığınızda o desenin sahibi sizi dava edebilir.

Çok yazdım değil mi. Şiştiniz: ) Sorup soracağınıza pişman ettim sizi…

Mesela şu sıralar desenli kağıt yerine kumaşlara takmış durumdayım. O kadar çok kumaş bakmışım ki desenlerinin sahiplerini bile hemen hemen tanır oldum. Tabii kumaş olayı kağıt kadar kolay ve düşük maliyetli değil. O yüzden yurtdışındakilerin desen ve renklerine bakıp burada onlara benzer yakın olanlarını bulmaya çalışıyorum. Şu yılan hikayesine dönen Eminönü’ne gidiş olayınıda bir gerçekleştirebilsem nerede ne satılıyor bir bilsem rahatlayacağım..

İşte böyle …  Umarım işinize yarar bu bilgiler. Sorularınız olursa lütfen yazın seve seve cevaplarım.

Bu arada diğer yorumları da en kısa zamanda cevaplayacağım, yani umarım….



This post is about patterned papers. We can not find nice patterned papers as we want in Turkey.
My followers have asked me that where did I find my papers on previous post. I wanted to share with them my patterned papers sources. You already know them.

-ETSY
-Free download
-I make it myself with drawing programes
That's all: )




Yağmur Damlası Sarkıtı




Ne zamandır kes – yapıştır işi yapmamıştım. Gözüm kumaşlardan başka bir şey görmez olmuştu. Ama kırtasiye malzemelerinin durduğu dolaba her yaklaştığımda aklım onlarda kalıyordu.
Keşke hayattan avans zaman alabilsek: )
Neyse işte geçenlerde defterime baktım. Yapılacaklar listesine yazmışım da yazmışım. Hepsi dikişle ilgili, çoğu da hediye olacak. Biran önce o listeyi tamamlamam gerek yoksa bana huzur yok.
İşte o listenin bir maddesi de bu sarkıttı (bunada sarkıt diyorum artık bir adı varsada bilemem, benim lugatımda sartıktır sarkan herşey).




Bir çok blogda ve pinterestte gördüm, benim kelebeklilerin ( Biri buydu, diğeri de bu) başka bir versiyonu. Çocuk odaları için inanılmaz şirin bir süs. Aklımda başka versiyonları da var ama ona ne zaman sıra gelir bilmem. Çünkü ben bir yaptığıma bir daha dönemiyorum. Bu bitti gelsin yenisi modundayım sürekli. Belki birkaç tane daha yapsam bu sarkıttan çok daha farklı metodlar bulacağım, çok daha şirin ve kullanışlı olacak. Ama yoook ben illa bilinmeyene yelken açacağım…




Yapımını ayrıntıları ile anlatmaya gerek yok aslında. Malzemeler belli. Desenli kağıtlar, yapıştırıcı, kalem, ip ve halka olarak da etamin işlerken aldığım kasnağı kullandım.
3 değişik boyutta yağmur damlası çizdim kağıda, sonra onları kalıp yapıp desenli ve düz kağıtlardan bir sürü yağmur damlası kestim. Desenli kağıtların iki yüzü içinde ayrı ayrı kesip birbirine yapıştırdım ki iki tarafıda aynı olsun, hem böylece biraz daha kalın oldular.





Düz kağıtlar bildiğiniz fon kartonuydu, araya onları serpiştirdim, pembeli mavili. Fon kartonlarını önlü-arkalı yapmadım ama, nasılsa iki tarafıda aynı renk ve kalın diye. Sonra masanın üstüne sıra sıra dizdim hepsini, renklerini falan ayarladım. İki düz renk ya da uyumsuz renkler ya da aynı tonlar yan yana gelmesin diye. İlk önce tedirgin oldum daha önce hiç kağıt dikmemiştim dikiş makinasıyla, ama bastım gitti. Ben kelebeklileri yaparken iki kelebeğin arasına ipi koyup yapıştırıyordum. Tabii çok sağlam olmayabiliyordu bu yöntem makinayla dikmeye göre ama görüntü daha iyi oluyordu. Tabii  onun için de daha kalın bir ip kullanıyordum ki bu yağmur damlalarında iyi durmazdı. (İyi ki de detaya girmedim yani)
Aklınıza takılan bir şey olursa sorabilirsiniz, yeter ki siz yapmak isteyin harika şeyler çıkacağından eminim.




In recent days, my interest in sewing is too much. I want to learn how to make different pillows, baby blankets, aprons and bags....

I need much more time. I wish, we could get a little advance time from future.

I have very long to-do lists. For instance,I want to sew tote bags for my friends. But at the same time I missed my patterned papers and other stationery materials so much also.

Anyway this rain drop mobile was on my list also. I saw many different types of beautiful mobiles on pinterest and I decided to make rain drop mobile for my friend's baby a few days ago.

We liked it a lot and I want to make it again with different papers .













Mayıs = Papatya + Erik







Düğün düğün düğün dedik,işte oldu da bitti, gittik de geldik bile: )

Gidişimiz bir felaketti, tam o yağmurun bastırdığı anda biz Gebze’ye ulaşmaya çalışıyorduk Yalova Feribotu için. Neyseki Teyzemin kızı yanımıza bol gıda maddesi almış, yoksa ne yapardık.

Sanki hiç arabada yememişiz gibi, kendimizi feribota atmamızın ardından yaşadığımız gevşeme ile bir de feribotta yedik,  arkasındanda 1 kilo köfte. Eee sabah mükellef bir kahvaltı, öğleden sonrada gelin alma merasimi sonrası kurulan sofrada özlediğim her ne varsa… Sonuç; elbise kastı: )

Halbuki böyle dümdüz dökümlü duracaktı o elbise üstümde. Tabii bu konuya da fazla takılamadım bir saatten sonra saç baş, elbise, ayakkabı masal oldu…



Ama gelinimiz harikaydı, prenses gibiydi.  Umarım çok çok çoook mutlu olurlar bir ömür birlikte. İkisinin de gözlerinin içi gülüyordu birbirlerine bakarken.  Şimdi balayındalar ama işin komik tarafı kimse nereye gittiklerini tam bilemiyor: ) Amerika ama tam Amerika değil, oraya gelmeden önce !!! bu ne yaaa… 

Neyse gelince öğreneceğiz artık, hem nasıl olsa artık İstanbul’dalar.

Bu papatyalar onlar için olsun.



Bana baharı anlatan iki şey papatya ve eriktir. Balıkesir’de bahar geldimi bizim evin önündeki arsa silme papatya dolardı, daha önce de sanırım bahsetmiştim, sabahtan akşama orada papatya toplardım, evimizin arka balkonu kavanoz kavanoz papatya olurdu. Sonra tam eve gireceğimiz saatte aklıma eser , aşağıdan anneme seslenirdim, ben teyzemlere gidiyorum diye. Bir giderdim 4-5 gün kalırdım orada, ooff ne keyif. Tam balkonlarının önünde kocaman bir erik ağacı vardı. Hayatımda yediğim en güzel erikler. Mayıs ayı devamlı oradan erik toplamakla ve yemekle geçerdi. Şimdi dişlerim çok çabuk kamaşıyor.  

Bütün çüçekleri seviyorum ama papatyanın yeri bir başka bende.



Anneler gününde, annemle konuştuktan sonra babam aldı telefonu. Sabah yürüyüşe gittim, dönüştede sizin yokluğunuzu annenize hissettirmemek için yoldan papatya topladım sizin adınıza ona verdim dedi : ) Sonrada bir de küçük tost makinası aldım bol ketçaplı yiyeceğiz diyince bizde romantizimden eser kalmadı. Bol ketçaplı tost da nereden çıktı şimdi, ketçap neeee. Sen by-pass oldun yaa baba ooffff…




My cousin's wedding was great. We had fun and she was amazingly beautiful.
They are abroad for honeymoon now and I wish them a happy marriage.

These daisies are for them today...

I think, The spring means plum and daisy. When I was a child in Balikesir. I used to pick daisies during all day. And There was a big plum tree in my aunt's garden. They were the most delicious plums I have ever ate until now.

I wish you a happy week with these my lovely daisies.







Haftasonu Kartı - Düğün Dernek...





Ne yoğun bir haftaydı yine.  Hiçbirşeye yetişemedim. Akşamlarım da doluydu, ne dikiş diktim ne fotoğraf düzenledim, ne de kestim yapıştırdım. Ama  önümüzdeki hafta tam konsantrasyonla dalacağım dikiş olayına.

Bu arada ben birazdan çıkıyorum, Balıkesir’e gidiyoruz, düğün var. Dayımın torunu evleniyor.  Ne çabuk büyüdü anlamadım, daha dün gibi yaramazlıkları. Beni banyoya kitlemişti. Buhran geçirmiştim kapı açılmazsa çilingir gelip beni görürse diye.

Kimbilir ne güzel olacak gelinlikle yarın. Biz de uzun aradan sonra tüm sülale vur patlasın çal oynasın yapacağız. Biz küçükken herkeslerde gençken o kadar güzel olurdu ki düğünler. Umarım  yarın da bol bol eğleniriz.




Bizimkiler de zaten burnumuzda tütüyordu. 2  gün 2 gündür, az da olsa özlem giderebileceğiz. Hem nasıl olsa yaz geliyor bizim  Altınoluk seferleri başlar.

Konuyu bir türlü getiremedim fotoğraflara: ) Kopuk kopuk yazdım, gözüm saatte ha çıktım ha çıkacağım diye..
Diyeceğim şu; küçücük dokunuşlarla evimize bir bahar havası, masalarımıza neşe getirebiliriz.



Hatırlıyorsunuz değil mi, kahvaltı soframızı. İşte o günden kalma bu fotoğraflar. Grafon kağıdını taa kedi merdiveni zamanlarından severim ben. Rengarenk olsun elimin altında isterim. Zaman zaman aklıma gelirler çıkartırım. Mesela dün akşam da annemle babamın hediye paketleri için çiçek yaptım yapıştırdım. Yok yok süprizi kaçmadı hediyenin. Annemle babamın internete olan mesefaleri Ay’a olan mesefelerinden bile fazla. Anneme internetten birşeyler gösterdiğimde, hiç anlamadığını çaktırmadan, hııım güzel diye geçiştiriyor, babamsa bana Beşiktaşı aç diyor kucağına alıyor sayfa bitene kadar okuyor spor haberlerini, sonra bu bitti diye sesleniyor, biz başka bir sayfaya tıklıyoruz okumaya devam ediyor…






Neyse işte  çocuklarınızın doğum günlerinde, yazın bahçelerdeki, balkonlardaki sofralarda belki yarım saat bile sürmeyecek bir kesme-biçme işlemi neticesinde yüzlerde gülücük görebilirsiniz.

Hepinize neşeli bir haftasonu diliyorum. Bize de iyi yolculuklar.



Do you remember our spring table for breakfast? These photos were taken that day.
I love colorful paper for the set of table. It is very simple but in the same time it looks so cheerful.
A few hours later, We'll set off for my cousin's wedding in Balıkesir.

I'll be here on Monday and I wish all of you have a colorful weekend.









Bugün Bunu Sevdim - 3 BY FRYD Magazine



 

Sabahtan beri bir türlü bakamadım bloğa, yorumlara cevap yazacaktım olmadı. Ama aklımda şu elimdeki işi bitireyim hepsini cevaplayacağım.

Ben işlerle cebelleşirken siz de severek takip ettiğim Jeanette Lunde’nin online dergisine göz atın istedim. O kadar yetenekli ve zevkli ki, renklerle o kadar güzel oynuyor ki. Ve ben bugün öyle mutluyum ki: )

Neyse işte daha önceki ilk iki saysı da burada. Keyifini sürün.





I am very busy today.  I could not write any reply of your comments yet. Do not worry, it is in my mind and I'll answer them as soon as possible.
But when I am working crazy, I want to share an amazingly wonderful online magazine of Jeanette Lunde. It is full of inspirations and cheerful colors.
If you want to look at the first two previous issue, please click here.



 



Hediyenin hakkını veririm...




Geçen gün kardeşim diyor ki; bu dikiş makinasını alırken senin böyle olaya gireceğin, başımıza terzi kesilip, işi abartacağın hiç aklıma gelmemişti.

Aynı şekilde bir arkadaşım da; (hani bana yurt dışından fotoğraf makinamı getirten) fotoğraf makinasını senin için bir heves olarak düşünmüştüm, elinden hiç düşürmeyeceğin, her telefonda sıkıcı bir şekilde devamlı fotoğraf makinalarından konuşacağın aklıma gelmezdi diyor…


Sonra mesela, hani hatırlarsınız sevgili Sevdiye’den harika Baykuşlar kazanmıştım. O’da bana hediyelerimin yanında bir de küçücük sevimli bir dikiş kutusu göndermişti. İşte onun içinden çıkan ve ancak annem geldiğinde onun sökme aleti ( sökücü, ip tırmığı, kanca… artık adı herneyse) olduğunu öğrendiğim küçük şeyi de elimden düşürmüyorum. Huzurlarınızda kendisine bir kez daha teşekkür ederim efendim. Çünkü son günlerde dikiyorum ve söküyorum, kaybolacak diye de gözüm gibi bakıyorum kendisine: )
Anlayacağınız bana kim ne hediye alırsa hakkını sonuna kadar vereceğimi unutmasın…

İlk fermuar denememi bir çocuk yastığı ile yapmıştım. Onun fotoğraflarını çekmeyi unutmuşum o yüzden onları atlayıp bu makyaj çantalarını görün istedim.


Demet’i çoğunuz biliyordur, hani şu çok hamarat, bıcır bıcır, enerji dolu Demotoloji bloğunun sahibi. O kadar kendime benzetiyorum ki onu ( ben büyük olduğum için bana benzemesini daha uygun gördüm) anlatamam. Birşeylere kafayı takması, harıl harıl hobileri için gece gündüz çalışması... hepsi. Yazdıklarını okudukça aaa aynı ben diyip duruyorum.

Bu makyaj çantalarından o kadar çok dikti ki, rengarenk, cıvıl cıvıl. Kardeşime gösterdiğimde hemen atladı, sana o kadar makine aldık bir makyaj çantası dikmedin, yastık yastık nereye kadar diyeJ

İlk başta zor bu beceremem ben dedim ama Demet’in verdiği video’da adım adım o kadar güzel anlatılmış ki bir baktım oldu. Bir teşekkür de Demet’e gitsin o zaman…

Yeşil olanın fermuarına geçen gün yaptığım kalplerden taktım. Pek şirin oldu. Şimdi o kalplerden yine yapacağım rengarenk böyle diktiğim şeylere aksesuar olarak kullanmak için.


Bu makyaj çantasından iki tane diktim birini kardeşime diğerini de arkadaşıma. Sonra başka bir model buldum ondan diktim. Habire yeni, değişik bir şey denemek istiyorum, bu bazen iyi bazen kötü. Çünkü tek bir konuya odaklanıp onun üstünde  geliştiremiyorum kendimi, yuvarlanan taş yosun tutmaz sözünü de kendime ithaf ediyorum. Kulağıma küpe olsun manasına. 

  

You know that  I have this sewing machine very newly but I want to sew something unceasingly. This machine is a birthday present from my little sister and she is very happy to gave me this.

These make-up bags are my second handmade after my pillows. I sewed  about ten pillows and I think, it was time to sew different things.

Dear Demet who is Demetoloji blog's owner sent me a video about Zipper pouch tutorial . You can see all steps very clearly.

I sewed one of  those make-up bags for my little sister and the other one was for my friend.

I used my little hearts as accesory which I made last weekend and I am planing to make much more colorful hearts for using this aim.

I hope you liked them.








Bugün Bunu Sevdim - Huzurun Rengi



1 | 2 | 3 | 4



Kolajcı başı olmak istiyorum. Benim önüme yığınla fotoğraf versinler ben onları renklerine göre, konularına göre ayırayım sonra habire kolaj yapayım istiyorum.
Bazı fotoğraflar hiçbir şey anlatmıyor, görülecek herhangi bir şey yok.. Ama sadece bakmak yetiyor. İnsanın yüzü gülüyor, içini bir huzur kaplıyor. Tıpkı bugün seçtiğim fotoğraflar gibi.
Şu ilk fotoğrafa her gördüğümde bir kez durup bakmışımdır. Koltukda üzerindeki yastıklarda, renkleride çok huşuma gidiyor.
İkinci fotoğraftaki elbiseyide sanki dikebilirmişim gibi geldi bana, ama daha değil. Daha henüz canım kıyafet dikmek istemiyor.
Kalemlere ve fincanlara ise bayıldım. Ama o fincanları mumluk yapmaya kıyamayacağımı da belirtmek isterim.

I would like to be a collage manager:)
I like colors and all pretty images. I can play with them during all day. Some images does not explain anything or does not have anything of interesting. But it is enough just to look at them to be happy.
in the first image; I like pillows, couch and color tones, maybe I can sew a dress like this in the future. not now. in recent days  I want to sew just pillow. Last two images are so sweet. I loved pencils and cups.
I think, this color is the color of peace.







Anneleri Seviyoruz...




Tüm annelerin anneler günü kutlu olsun..

Happy Mother's Day....












Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...